Mesut'un suçu ne ?


Şimdi oturun koltuğunuza, alın yanınıza çayınızı ve sadece hayal edin…

Almanya’nın Köln kentinde dünyaya geliyorsunuz.Anneniz-babanız doğumunuzdan 15 yıl önce vatanı Türkiye’den göç etmiş.Bir nevi yarı Türk, yarı Alman doğuyorsunuz.

Aradan zaman geçiyor, büyüyorsunuz.Yediğiniz ilk mamanın markası bir Alman markası. Komşularınız size geliyor sırf sizi görmek adına. Bir de bakıyorsunuz ki, çok garip şeyler söylüyorlar size.Konuştuklarından hiç bir şey anlamıyorsunuz. Annenizin,babanızın konuştuğu dil ile uzak yakın alakası yok.

Biraz daha zaman geçiyor,okul çağına geliyorsunuz.Okulun ilk günü anneniz elinizden tutarken geliyorsunuz okulun bahçesine.Bir de ne görüyorsunuz , tabelada “ Deutsche Schule” yazıyor.Anlamıyorsunuz tabi.Etrafınıza bakınıyorsunuz her yerde sarışın,bembeyaz tenli çocuklar.Konuştukları dil size bir yerden tanıdık geliyor, hatırlıyorsunuz. Evet,evet, küçükken komşularınızdan duyduklarınızla aynı kelimeler, aynı dil bu…Törendi,açılış konuşmasıydı derken sınıfa giriyorsunuz, boş bulduğunuz bir yere oturuyorsunuz,ardından yanınıza bir çocuk geliyor.Sarı saçlı bir çocuk bu. Yanınıza oturuyor ve “ Merhaba, ben Hans” diyor, böylece tanışıyorsunuz. Evet, ilk sıra arkadaşınız bir Alman çocuğu…
Derken yine zaman geçiyor.Bir kıza aşık oluyorsunuz.Kız oturduğunuz mahalleye taşınalı bir ay olmuş.Her sabah okula giderken yolda karşılaşıyorsunuz.İlk zamanlar çekiniyorsunuz tanışmaya,bakışarak geçiriyorsunuz.Halbuki aynı okula gidiyorsunuz.Derken yine bir sabah okula giderken fırsatını buluyor ve kızla tanışıyorsunuz.Diyor ki ,”Merhaba, ben Helga” …ve Evet,ilk aşık olduğunuz kız, yine halis muhlis bir Alman kızı…
Zaman geçiyor,büyüyor artık lise çağına geliyorsunuz.Mahallenizde sevmediğiniz,argo tabirle ayar olduğunuz,bir grup var.Karşılıklı birbirinize nefret dolu duygularla bakıyorsunuz.Bir gün geliyor,okul çıkışı topluyorsunuz arkadaşlarınızı,gidiyorsunuz onlarla kavga etmeye.Bu sizin hayatınızda ilk kavganız,temiz bir sopa yiyorsunuz.Ne garip ki, bu dayak yediğiniz çocuklar yine Alman çocukları..

Futbol takımına giriyorsunuz,ilk takımınız aynı zamanda oturduğunuz mahallenin takımı olan Mannheim FC.İlk antrenörünüz yine bir Alman…
Bu ilkleri çoğaltmak mümkün.Kısaca çocukluğunuzda beyninizde yer edinen ne kadar olay varsa hepsinin içinde mutlaka bir Alman var.

Sonunda öyle bir gün geliyor ki,karşınıza bir adam çıkıyor.Size bir soru soruyor : Alman Milli takımı mı , Türk Milli takımı mı ?
Tüm bu yazılanları göz önünde bulundurursanız sizin tercihiniz ne olurdu ?

Benim tercihimi sorarsanız,aynı durumda Mesut’unkinden farksız olmazdı.Tüm bu faktörleri dikkate aldığımızda bugün Mesut olması gerekeni yapmıştır.Ömrü hayatında toplasanız belki de Türkiye’ye geliş sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda olan bir insandan sırf annesi-babası Türk diye Türkiye’yi seçmesini beklemek abesle iştigal olurdu.

Sadece Mesut mu bugün bu kaybettiklerimiz de bu kadar tantana koparttık. Gökhan İNLER,Hakan&Murat YAKIN,Eren DERDİYOK,Ekrem DAĞ,Veli KAVLAK,Oğuzhan ÖZYAKUP,Onur KAYA,Deniz NAKİ,Mehmet EKİCİ,İlkay GÜNDOĞAN vs vs ve daha niceleri..Bunlar sadece ilk çırpıda aklıma gelen isimler.İyi de biz bu isimleri daha yeni kaybetmedik ki, onları kaybedişimiz çok eskilere ta en başa, anne-babasının benim güzel ülkemden göç ettiği ya da ettirildiği o günlere dayanıyor…O halde neden şimdi bu tantana ?

Ama yok yok, biz Türk halkıyız.Severiz suçu her daim başkasına atmayı,severiz ortalığı velveleye verip asıl suçluyu aramak yerine sahte suçlular yaratmayı.Onlar ülkesini seçmeyen birer vatan haini, bizler ise sütten çıkmış ak kaşık,değil mi ?

0 yorum:

Anadolu'nun Son Kalesi!

Amigo Orhan

No Pyro No Party!

Yağmurda Çamurda

problem?

Seni Bizim Kadar...

Kuralları S*ktir Et!

Maziyi Savura Savura..

Her Zaman, Her Yerde !

Seninleyiz

Bir Defa Değil Bin Defa !

Aşk Siyah Kırmızı

Anti Bizans

Kaldırım Tribünü!

Tapmadık Asla..