İlk Yarı Değerlendirmesi (2010-2011)

2011'e sayılı günler kala bir bakalım Eskişehirspor 2010 yılında ne yapmış ?

Güzel geçirdiğimiz 2009/10 sezonu geride kalmış, ligi 55 puanla 7.sırada tamamlamıştık.Takıma Batuhan Karadeniz,Burhan Eşer,Emre Aygün,Pele,Diego Angelo,Rashad Sadıgov,Agim İbraimi katılmış, ilk 5 hedefi doğrultusunda iddialı bir kadro kurmuştuk.Taraftar,teknik heyet,yönetim,kısaca A'dan Z'ye tüm Eskişehirsporlular umutluydu bu takımdan.Herkes bu sezona damga vuracağımıza inanmıştı bir kere...

Sezona evimizde Gençlerbirliği maçıyla başlamıştık. Maçın başında yaşanan elektrik kesintisiyle oluşan karanlık ortam belki de ne kadar karanlık günler göreceğimizin bir nevi işaretiydi.Maç başladığı gibi 0-0 bitmiş, maça damgasını vuran isim yeni transfer Pele oluyordu.7'den 70'e herkesin ağzından aynı sözler çıkıyordu : " Mükemmel bir orta sahaya kavuştuk"...

2.hafta Konya deplasmanındaydık.Mübarek Ramazan ayının bir Cuma günü Konya Atatürk stadındaki yerimizi alıyorduk.Konyaspor taraftarları tarafından çiçeklerle karşılanıyorduk.İyi de başlamıştık maça.Yediğimiz talihsiz bir gol sonrası Pele'nin ayağından skoru 1-1'e getiriyor,ancak bu sevincimiz fazla uzun sürmüyor ve 90 dk sonunda 2-1 mağlup ayrılıyorduk sahadan..

3.haftada mabede Galatasaray geliyordu.Maç öncesinde Pele ve Jaycee hakkında çıkan karakolluk olduğuna dair haberler tadımızı kaçırıyordu.Süper Lig'e çıktığımızdan bu yana 4 maçta 10 puan aldığımız Galatasaray'a ilk kez yeniliyorduk bu sezon.Galatasaray karşısında aldığımız bu yenilgi kötü günler göreceğimizin adeta tesciliydi.Bu maçla sadece 3 puan değil aynı zamanda Pele'yi de kaybediyorduk...

4.hafta Bursaspor deplasmanındaydık.Gerilmiştik iyice, pimi çekilmiş bomba misali her an patlamaya hazırdık.Maça iyi başlamış,Sezer'in ayağından 1-0 öne geçmiş ancak sonunu getirememiş ve 2-1 kaybetmiştik.Maça damgasını vuran ise tribünlerde çıkan olaylar oluyordu.Karanlık günler devam ediyordu...

5.hafta yine bir deplasman,düşüyorduk Sivas yollarına.90 dakika geride götürdüğümüz maçta Adem Sarı'nın son saniye golü ile 1 puanı alıyor, adeta beraberliğe sevinir hale geliyorduk.Ligin dibine iniyor, zor günler geçiriyorduk...

6.haftada mabedde Gaziantep'i ağırlıyorduk.Kapkaranlık bir geceydi her açıdan.Aşkımızdan ilk 5 dakika susuyor,sahada futbolcuların konuşmasını bekliyorduk.Ancak onların da konuşmaya niyeti yoktu.Sonucunda 1-0 kaybediyor,maç sonrası tribünlerden "Rıza Çalımbay istifa" , "Yönetim istifa" sesleri yükselmeye başlıyordu.Ağlıyordu Eskişehir...

7.haftada Buca deplasmanı öncesi teknik direktör Rıza Çalımbay'ın görevine son veriliyor, kriz dolu günler geçiriyorduk.Buca karşısında takımın başında A2 takım teknik direktörümüz Haldun Girginer çıkıyordu.Yeni bir kan, yeni bir hoca diyerek
yollarına düştüğümüz Buca deplasmanında herkesin tek beklentisi vardı; ilk galibiyetin gelmesi.Olmuyordu,yine olmuyordu maçtan 1 puanla ayrılıyorduk.

Samet Aybaba,Zıco,Ersun Yanal vs derken 8.hafta İBB maçı öncesinde takımın teknik direktörü Buca'dan ayrılan Bülent Uygun oluyordu.Çoğu kişinin aklında soru işareti vardı.Buca'ya yanlış mı yapmıştık,sadece futbolda değil her konuda etik,ahlak değerlerin yerle bir olduğu günümüzde bu yaptığımız ne kadar doğruydu.Kafalarda soru işaretleri büyüktü.Böyle bir ortamda çıkıyorduk İ.B.B karşısına.Maçtan Batuhan'ın ayağından gelen golle 1-0 galip ayrılıyorduk.Gelen bu 3 puan, soru işaretlerini bir nebze olsun unutturuyor, taraftarın yüzünde ufak da olsa bir tebessüm oluşturuyordu.

9.haftada Karabük deplasmanına gidiyorduk.Kafalarda oluşan bu mutsuzluk,maçın Cuma olması gibi bir takım sebeplerden dolayı az ama öz olduğumuz Karabük deplasmanından 2-1'lik skorla yüzümüz gülerek ayrılıyorduk.Ayrıca bilenler bilir, Karabük deplasmanı
hayatımda unutamayacağım maçlar arasında yerini çoktan alıyordu...:)

10.haftada Ankaragücü karşısında oynayacağımız maç öncesi son 2 maçta alınan galibiyetler yüzlerde gülümsemeye sebep oluyordu.Tribünler arası husumetten dolayı Ankaragücü taraftarının gelemediği maçta,2 sezondur Ankara takımlarına karşı uğursuzluğumuz sürüyor, 0-0'lık skorla sahadan ayrılıyorduk.

11.hafta Fenerbahçe deplasmanındaydık Kadıköy'de..Dört haftadır yenilmezlik serisiyle gittiğimiz maçtan umutluyduk.Karanlık günler geride kalmış,aydınlık günlere yelken açıyorduk.Sisliydi Kadıköy o akşam.Göz gözü görmüyordu.O sisli akşamda çıktığımız maçta daha ilk dakikada penaltı golüyle 1-0 geriye düşüyor,sonrasında Sezer'le durumu 1-1'e getiriyor, ancak maçın sonu geldiğinde skorbord'da
aleyhimize 4-2 gibi bir skor yazıyordu.Sis her yanımızı kaplıyor,son iki sezon olduğu gibi Kadıköy'den yine boynumuz bükük ayrılıyorduk.

12.haftada içerde Antalyaspor'u ağırlıyorduk.Fenerbahçe yenilgisi sonrası toparlanmak gerekti,3 puan bu anlamda son derece önem taşıyordu.Sönük geçen bir maç sonrası yine sahadan 0-0 'lık skorla ayrılıyorduk.

13.haftaya geldiğimize sezonun şüphesiz flaş takımı olan,lider Trabzonspor deplasmanına gidiyorduk.Zor maç olacağı herkesin beklentisiydi.7'den 70'e herkesin aklında aynı şey vardı, alınacak 1 puan mükemmel olur.Maça iyi başlıyor,henüz ilk dakikalarda Serdar'ın ayağından pozisyona giriyor, golü bulamıyorduk.Dakikalar ilerliyor,maç 0-0 devam ediyordu.85'ten sonra gidip-gelen maçta son dakikada yine Serdar boş kaleye topa biraz daha düzgün vurabilse bugün şüphesiz Trabzon'dan 3 puanı alıp geliyorduk.Nitekim maç 0-0 bitmiş,böyle zor bir deplasmandan puan çıkartmayı başarıyorduk.

Artık takım toparlanmış,yenilgiyi unutur olmuştuk.Son hafta Trabzon'dan alınan 1 puan ile birlikte kendine güveni gelen EsEs Manisa karşısına çıkıyordu.Öyle bir güvendi ki bu, 1-0 geriye düşmemize rağmen maçı 2-1'e çevirmeyi başarıyorduk.Sahada kendine gelen futbolculara tribünde büyük taraftar da eşlik edince maç sonunda bütün atletler sahaya atılıyordu,soğuk,kar-kış dinlemeden...

15.hafta düşüyorduk Kayseri yollarına.Maç Pazartesi olmasına rağmen yaklaşık 1000 kişi Kadir Has'ta bize ayrılan yeri dolduruyorduk.Maça hızlı başlıyorduk,Diego ve Burhan'ın attığı gollerle öne geçiyor,ancak 83.dakikada gelen gole engel olamıyor ve sahadan 2-2'lik beraberlikle ayrılıyor adeta galibiyeti kaçıran taraf oluyorduk.

Derken sıra geliyordu Beşiktaş'a.Son iki sezondur yenildiğimiz tek takım olan Beşiktaş'a karşı bu sefer ne yapıp edip kazanmalıydık.Herkesin içinde bir umut vardı , Bülent Uygun'un takıma getirdiği ekstra motivasyon, kanın uyuşması vs gibi etkenlerden ötürü...Hem Galatasaray'a hem Fenerbahçe'ye yenildiğimiz ilk yarıda bu maçı kazanmamız farz olmuştu.Nitekim futbolcularda da maçın başından sonuna kadar bu istek görülüyor,90 dk boyunca adeta kusursuz oynayan EsEs sahadan 2-0 galip ayrılıyordu.Pazartesi-Cuma-Pazartesi periyodunda maç oynatan TFF'ye göndermede bulunuyor,Siz maçları Çarşamba oynatın, biz yine burayı doldurur,bu maçı ne yapar eder yine alırız diyorduk...

Ligin son haftası geliyordu.Kardeş Kasımpaşa'mız deplasmanına gidiyorduk.Bir hafta öncesinden Boğazın Kırmızı Şimşekleri tarafından açıklanan İstiklal Caddesi yürüyüş organizasyonuyla maç daha da önemli bir hal alıyordu.Maç öncesinde Kasımpaşa'lı dostlarımızla birlikte Taksim Meydanında buluşup hep birlikte stada doğru inecektik.

19 Aralık Pazar günü İstiklal Caddesi boydan boya Siyah-Kırmızı renklerle donatılmıştı.Karnaval havası vardı adeta.BandoEsEs'in de tribüne girdiği maçta karşılıklı Espana yapıyor,tüm Türkiye'ye dostluk nasıl olurmuş gösteriyorduk.

Maça gelince Batuhan ve Ümit'in ayağından gelen gollerle 2-0 kazanıyor, kötü başlayan ilk yarıda 22 puanla 11.sırada tamamlıyorduk.Maç bitiyor, kardeşlerimizle birlikte yine kol kola çıkıyorduk staddan, koyuluyorduk yeniden
Eskişehir yoluna...

Acısıyla,tatlısıyla 2010/2011 sezonunun ilk yarısını kapatıyor,beklemeye başlıyorduk 22 Ocak 2011'in gelmesini sabırsızlıkla...

Ne diyelim,2011 yılı tüm insanlığa,Türkiye'ye en önemlisi Eskişehirspor'umuza güzellikler getirsin.

Mutlu yıllar...

Nefer'in End. Futbol Açıklaması

Eskişehirsporumzun son zamanlarda yaptığı olumlu işlerle en çok dikkat çeken ve aynı oranda büyüyen grubu Nefer'den güzel bir bildiri yayınlanmış, paylaşıyorum.

Öncelikle camiamıza ve Türk Spor Kamuoyuna saygı ve sevgilerimizi sunuyoruz.

- Son yıllarda Endüstriyel futbolun sahada yarattığı büyük etkinin yanında artık arma uğruna baş koyduğumuz yolda farklı farklı sevdalarımızı haykırdığımız yer olan tribünlerimize kadar sıçramış durumdayken,

- Türkiye’de belli başlı takımların belediyeleri kendini gösteriyor,her sorununa bir çözüm arıyor ve hatta kulüp kaynaklarının tamamının yine Belediye tarafından desteklendiği “İstanbul Büyükşehir Belediyesi” adı altında STSL’de kafaya oynayan bir spor kulübü varken;

- Yine Süper Lig’de bazı takım yönetimlerinin elde ettikleri başarılarda dahi çare bulamıyor,dolu tribünlere oynayabilmek için yaptıkları teşviklere rağmen taraftar bulamıyorken;

Mazilerinde yaşadıklarıyla gönüllerde taht kuran gerçek Anadolu Kulüplerinin düştüğü durum hepimizi tedirgin etmektedir.Bir Kocaelispor’un,Sakaryaspor’un,Göztepe’ni
n,Adana Demirspor’un daha güzel günleri görebilmek için takımıyla,taraftarıyla verdikleri mücadele hepimizin takdirini kazanmış ve yanında bu takımları alt liglerde oynamaya iten her şeyi,herkesi şiddetle kınamayı getirmiştir.

Özellikle son günlerde bile değil,uzun zamandır çok kötü zamanlar geçiren Kocaelispor’un durumu hepimizi üzmektedir.Kocaelispor futbolcuları bonservislerini isteyerek artık dayanamadıklarını,son ana geldiklerini belirtmişlerdir.Kocealispor taraftarının kendi pankartlarında da dışavurduğu gibi “Türkiye’ye bakan Kocaeli bir Kocaelispor’a bakmadı.” bakamamıştır.Türkiye’de en gelişmiş sanayi şehirlerinden olan ve ülkeye gelir,gelişim anlamında büyük katkısı olan Kocaeli ilinin Kocaelispor takımına karşı bu denli çaresiz kalışını daha ne kadar seyredeceğimizi merak ediyoruz.

Her ne kadar yakın tarihte taraftarlar arası anlaşmazlıkların doğurduğu sorunları yaşamış,farklı sevdalara tutulmuş da olsak hepimizin aynı cefayı çektiğini hatırlatmak istiyoruz.Bizler 3 yıl önce 12 yıl aradan sonra Süper Lig’e çıkmış olan Eskişehirspor’un taraftarları olarak senelerce çekilen çilelerin izlerini hala taşıyor ve “o günlere döner miyiz?” diye içimizde bir korkuyla sormadan edemiyoruz.

Bugün bunların bilincinde olan bizler;
- En ufak bir olayda biz taraftarlara “terörist” muamelesi yapan devlet kuruluşlarını,
- En ufak bir çekişmeyi “tribün terörü” adı altında süsleyen ve aynı haberleri her gün ısıtıp ısıtıp sunan medyayı
- Köşe yazılarında Türklüğümüzü,sevdamızı ve en başta İNSANLIĞIMIZI sorgulayan o insanları göreve davet ediyor ve Eskişehirspor taraftarları,Nefer grubu olarak Kocaelispor’un sonuna kadar yanında olduğumuzu bildiriyoruz.

Kocealispor’u,Sakaryaspor’u,Göztepe’yi,Adana Demirspor’u en kısa zamanda ait oldukları yerde ve başarılarla görmek istiyoruz.

Saygılarımızla;
NEFER

İstiklal Caddesi Kadar.. (VideoKlip)

O güzel günden çekilen fotoğraf ve videolarla bir klip hazırladım, beğeneceğinizi umuyorum.Çünkü şu ana kadar hazırlarken en çok zevk aldığım videolardan diyebilirim.

Düşünüyorum, ne kadar sevmiş olabilirim ?
Düşünüyorum, sen ben gece ve bir yol
başka birşey, yok elimde hafızamda..
Düşünüyorum, ne kadar yer etmiş olabilir ?
İstiklal caddesi kadar, istiklal caddesi kadar...



Videoyu İndirmek İçin Tıkla

İstiklal Yürüyüşü (TV'ye Yansıyanlar)

19 Aralık 2010 Pazar günü Kasımpaşaspor-Eskişehirspor maçı öncesinde İstiklal Caddesi'nde gerçekleşen BandoESES'li yürüyüşün televizyon kanallarındaki yansımalarını derledik.

Ntv, Show Tv ve Atv ana haber bültenlerinde yer verirken, HaberTürk ise yürüyüşün olduğu yere canlı yayınla bağlanmıştı.



Videoyu İndirmek İçin Tıkla

İstiklal'din ; ''ESTİK''lal oldun..

Sözlerime nasıl başlasam bilmiyorum.
Birçok Eskişehirsporlunun, hayatlarında yaşadığı en güzel gündü belki de geçtiğimiz Pazar günü.Hayatlarında yürümekten en çok zevk aldıkları yol, Eskişehirsporlu olmaktan en çok onur duydukları ve göğüslerin böylesine kabardığı saatlerdendi belki de..

Ne takım şampiyon olmuş, ne büyük bir başarı kazanılmış ne de kuruluş yıldönümüydü.

Peki o zaman bunca ''Deli''nin ne işi vardı bu soğukta yağmur altında ?

O gün oradan geçen vatandaş, cafelerde oturup demlenen insan, mağazada çalışan personel, çevrenin emniyetini sağlayan polis memuru, kestane satan amca da kurmuştur yukarıdaki cümleyi, demişlerdir ki ''Hiç, bir arada görmedik bunca deliyi..''

Onların gördükleri sadece yağmur altında yürümemiz, Eskişehir diye bağırmamızdı, peki ya görmedikleri ?

İşte bu daha önemli..

Gece 1'de hareket edecek olan otobüs için toplanan ve otobüsler yetmeyince Eskişehir'de kalanları, tren bileti olmamasına rağmen trene binebilmek için sabahın 6'sına kadar garda bekleyenleri, resital yapmak için yola çıkıp otobüsü arıza yapan BandoESES'i, maça dönüşü radara yakalanıp ceza ödeyenleri görseler heralde daha başka terimler de kullanırlardı.

Yürüyüşten saatler öncesinde bile adım başı Eskişehirsporlu görmek mümkündü.Hatta ''Sanki Doktorlar caddesindeyiz.'' diyordu arkadaşlar..

Karnımızı doyurmak için ara sokaklarda lokanta ararken restorantın birinden bir abimiz seslendi.

- Gençler hangi takım ?
-Eskişehirspor.
- Bando geldi mi ?
-Geliyor, yoldalar.
- İyi bakalım, başarılar.
-Eyvallah..

Yürüyüş saati yaklaştıkça caddedeki yoğunluk artıyor, insanlar kabına sığmıyordu.Belli bir kalabalık oluşunca da başlanıldı tezahüratlara BandoESES'i beklemeye irade yetmedi :)
Meydana varıldığında BandoESES de gelmişti ve yürüyüş başlayacaktı artık.Tam bu sırada ellerinde afişler olan bir grup birşeyleri protesto ediyordu.Polis hemen araya girmese tatsızlık yaşanması kaçınılmazdı ancak birkaç münferit atışma ile sınırlı kaldı.

Polis bu olay sonrasında İstiklal caddesine girmemizi engellemek için ana yola yöneltti Kasımpaşa semtine gitmemiz için.O kadar kalabalık olduğumuzu kavrayamamış olmalılar ki böyle birşey yaptılar ve akan trafiğin arasına soktular insanları.50-100 metre bile gidemeden trafik kilitlendi zaten ve sonrasında polis karar değiştirerek İstiklal Caddesine onların kontrolünde giriş yaptık.
Bu andan itibaren coşku tavan yaptı.Dale Cavese ile ilk adımı attığımız İstiklal'de tüm gözler bu ''Deli''lerin üzerindeydi.Önde bando, arkada atkılı,bayraklı ve meşaleli sonu gelmeyen bir kalabalık..

İnsanı en çok mutlu eden ise böylesine bir kalabalığın küfürsüz, sağa sola zarar vermeden hareket etmesi ve çevredekilerin şaşkın, neşeli ve hayran bakışları altında caddeye siyah-kırmızı renk getirmesiydi.

Öylesine kaptırmışım ki kendimi, sizlerle paylaşmak için o şahane görüntüleri yakalayamadım hazırlıklı gitmeme rağmen caddedeki siyah-kırmızı dalganın sadece ufacık bir parçası olan elimdeki bayrağı dalgalandırmayı bırakamadım..
Özellikle caddeye girerken yaptığımız Dale Cavese dillere destandı, eğer o ana ait çevre binalarda yukarıdan görüntü alabilen ve bunu bize ulaştıran olursa o kişiye Eskişehirspor atkısı hediye etmek isterim..

İstiklal caddesindeki coşku semte doğru akmaya başladı, caddeler sokaklar alışık olmadığımız görüntülere sahne oldu..

Sonrası ise stad içinde Kasımpaşa tribünleri ile yapılan karşılıklı jestler ve sonrasında takımın aldığı 3 puan..İnsanlara taraftarların sadece olay yaparak televizyonlara, ana haberlere çıkmadığını gösterebildiysek, taraftar denilince akla sadece kavga-gürültü gelmemesi gerektiğini insanların bilinç altlarına yerleşmesini sağlayabildiysek ne mutlu bize, ne mutlu o gün orada bize eşlik edenlere..

Ligin 11. sırasındaki amaçsız bir takımın taraftarı şampiyonluğa oynadığı zamanlarda o caddede neler yapar ?

Hayal bile edemiyorum..

Yürüyüşle ilgili pek video çekemesem de çeken arkadaşların görüntüleriyle güzel bir video hazırlayacağım, 2-3 gün içersinde hazır olur.

İstiklal.. Rahat, Hazır ol !

Spor Toto Süper Lig'in ilk yarısını yarın deplasmanda oynayacağımız Kasımpaşa maçı ile kapatacağız.Deplasman dedik ama kağıt üzerinde, çünkü yarın kendi evimizde oynuyor gibi olacağız..

Aramızın çok iyi olduğu bilinen hatta ''Kardeşlik'' olarak da adlandırılan bir duygu içerisinde iki takım taraftarları da, yani ha orası Eskişehir ha burası Kasımpaşa..

Aşk-ı şehir aşk-ı semt,şehrimiz Eskişehir semtimiz Kasımpaşa..

Ben bu muabbetleri pek sevmesem de bozulması için de çabalayacak değilim :) Allah bozmasın ne diyelim ?

Tüm bu bilgiler ışığında maçta ve tribünde, dostluk maçlarında meydana gelen isteksiz, tabir-i caizse ruhsuz olunacağı aşikar..

Şahsen bu tür maçları pek sevmiyorum.(Şunu söylersem yanlış anlarlar mı ?, futbolcu sert girerse tribünden tepki görür mü ? gibi gibi..)

Normalde bu deplasmana gitme planlarım yoktu ancak BandoESES'in İstanbul'da hünerlerini sergileyeceğini, maç öncesi İstiklal caddesini EStiklal'e çevireceğini duyduğumda işler değişti.
Yarın, maçtan önce saat 15.00'da binlerce Eskişehirsporlunun katılacağı bu yürüyüşe, futbolun güzelliklerini görmek isteyen ve tribünlere hep kötü gözle bakanların düşüncelerini değiştirmek isteyen tüm İstanbullular'ı bekleriz..

Şu ana kadar hiçbir konuda dün gece bu maça gidip gitmeme konusunu düşündüğüm kadar düşünmemişimdir(Üniversite tercihim vs. dahil), yemin ediyorum..Ama en zor tercihimi yine siyah-kırmızıdan yana kullandım..

Bu geceden itibaren kalkacak trenlerdeki Eskişehirspor yoğunluğuna ilave olacağız, aldık biletlerimizi..

Şebnem Ferah'ın İstiklal Caddesi Kadar şarkısındaki dizeler bu geceden yola çıkacak olan herkese uyar cinsten ;

Düşünüyorum,
Ne kadar sevmiş olabilirim?
Düşünüyorum,
Sen,ben,gece ve bir yol
Başka birşey
Yok elimde hafızamda
Düşünüyorum,
Ne kadar yer etmiş olabilir ?

İstiklal caddesi kadar
İstiklal caddesi kadar

Önceki yazıda belirttiğim gibi TFF bu sezon deplasman maçlarımızı hep abuk subuk günlere verdi ve ağız tadıyla deplasman yapamadık, işte bunun da acısını yarın yapacağımız deplasmanla çıkartacak, bu sezonki en iyi deplasmanımızı yapacağız..
2 sene önce de İstiklal caddesini EStiklal yapmıştık ancak yarın 2 sene öncekine tur bindireceğiz gibi gözüküyor..

Yolumuz açık olsun.
İstiklal önce rahat sonra da hazır olsun..!

(Dipnot : Felsefesis an be an ile bu gece 02.43'ten itibaren yaşanan gelişmeleri sizlerle paylaşacağız..)

Maçlarımızı Çarşamba Oynat TFF !

Sezon başladığından beri doğru düzgün deplasman yapamadık.Bunun en büyük sebebi ise şu ana kadar oynadığımız ve bu hafta sonu oynayacağımız Kasımpaşa deplasmanındaki maç dahil toplam 9 maçımızdan 5'inin hafta içi olmasıdır.

Bu durum sonrasında ETB toplantısında maçlarımızı oynadığımız günlerin listesini hazırlamam istendi ve çalışmayı hazırlayarak sundum. Listeyi birkaç hafta önce sunmuştum, şimdi de 2010-2011 sezonunun ilk yarısını bitirmek üzere olduğumuz şu günlerde listenin güncellenmiş halini sizlere sunuyorum.Listede bizimle ilgili en dikkat çekici notları paylaşıyorum ;
1- Cuma günleri en fazla deplasman maçı oynayan takımız.(4)
2- İç sahada Pazar günleri hiç maç oynamayan Bursaspor'dan sonra Gaziantepsporla birlikte en az maç oynayan takımız.(1)
3- İç sahada Cumartesi günleri en fazla maç oynayan takımlardanız.(5)
4- Genel olarak Cuma günü en fazla maç oynayan takımız. (6)

Listede genel olarak dikkat çekici ayrıntılar ;
1- Pazar günü dış sahada en fazla maç oynayan takım İstanbul B.B.(6).
2- Pazar günü genel olarak en fazla maç oynayan takımlar İstanbul B.B., Manisaspor ve Galatasaray (10).
3- Genel olarak maç günleri dağıtımı en iyi yapılan 2 takım Kayserispor ve Bursaspor.
4- Genel olarak Cuma günleri maç oynamayan 3 takım Kasımpaşa, İstanbul B.B. ve Antalyaspor.

Ben ilk göz gezdirmemde bunları yakalayabildim, sizin de ilginç gördükleriniz varsa yorum yaparak paylaşabilirsiniz.

Neyse tüm bu veriler ışığında federasyona durumla ilgili olarak bir tepki vermek gerekiyordu bu da Beşiktaş maçında Eskişehirspor Taraftarlar Birliği tarafından yapılan ve açık tribünde açılan pankartla gerçekleştirildi.''Maçlarımızı Çarşamba oynat TFF !'' yazıyordu pankartta.

Çalışanlar iş yerinden izin almaktan bıktı, öğrenciler okuldan kaytarmaktan.. Ama federasyon böyle saçma bir fikstür dağılımı yapmaktan bıkmadı...

2. yarı da bu böyle mi devam edecek, bekleyip göreceğiz...

SEZER BİZİM, Sezar BİZANS'ın !

29 yıldır, bilmem kaç bin küsür gündür yenemediğimiz, adeta bize ters gelen bir takımı bugün yenmeyi başardık ve insanların az da olsa yüzü güldü.Maçın yorumunu spor yazarlarına bırakmakla birlikte bu maçta tek birşeye dikkat çekmek istiyorum.

Sezer ÖZTÜRK..

Flaş transferlerden biri olarak Eskişehirspor'a transfer edilen Sezer'in kalitesini bilen biliyordu.Geldiği günden beri ne aşırı derecede sevildi, ne de aşırı derecede tepki gördü.O da takımı sırtlayamadı, çok çok ön plana çıkamadı diyebiliriz.

Ama takım içersindeki bazı şeyler olduğu yönündeki dedikodular vardı ve bu dedikodularda Sezer hem suçsuz hem güçsüz konumdaydı.

Bunun üstüne son oynanan Fenerbahçe deplasmanında gördüğü kırmızı kart ve sonrasındaki Fenerbahçe klübü ile arasında geçen diyaloglar sonrası kimseden destek göremeyince ister istemez üzülmüştür diye tahmin ediyorum.Kendimi onun yerine koyduğumda ''Yönetim destek çıkmıyor, takım arkadaşlarımın bazıları sorun çıkarıyor, taraftar da destek olmazsa burada durmamın anlamı yok'' diyorum.

Kimse Sezer'e sahip çıkmadığı için İstanbul basınının bizans oyunları başladı.Sezer Öztürk'ün ara transfer döneminde Beşiktaş'a transfer olacağı yönünde yoğunlaştırdılar haberlerini.Hadi bu gazetelere güvenimiz itimatımız yok ama birkaç gün önce de yardımcı antrenörlerimizden birisinin radyosporla yaptığı iddaa edilen röportajda ''Sezer'in yolu açık olsun'' söylemlerinin geçmesi Sezer'in avuçlarımızdan kayıp gideceğine işaretti.

2 hafta önceki Manisaspor maçı öncesi, Fenerbahçe maçında cezası biten Sezer'e ''Arkandayız!'' mesajını vermek için bir pankart hazırlandı ancak bazı aksiliklerden ötürü açılamadı.

Pankartta ''akıllı ol lugano, sEZER'iz seni!'' yazıyordu.
Daha sonra bizans oyunlarının döndüğü farkedilince Beşiktaş maçında açılmak üzere ''SEZER BİZİM, Sezar BİZANS'ın !'' pankartı yapıldı Eskişehirspor Taraftarlar Birliği tarafından.

Beşiktaş maçı öncesinde Sezer Öztürk kapalı tribüne çağırılırken açıldı pankart, geç de olsa ''ARKANDAYIZ!', ''Herşeyin farkındayız'' mesajı verildi.
Yine kendimi Sezer'in yerine koyuyorum ''Taraftar herşeyin farkında ve beni destekliyor, gitmemi istemiyor, onlara layık olmak için elimden geleni yapmalıyım.'' derim ki Sezer de öyle yaptı.

Çıktı, aslanlar gibi topunu oynadı ve golünü de attı.Golden sonra ne yaptı ?

Diğer kalenin olduğu yerde o pankartı açan trinüne koştu ve maç öncesi kendisine verilen desteğe böyle teşekkür etti.

Maç bittiğinde de yüzü gülüyordu, Allah bozmasın.
Bu taraftar, hak edene hak ettiği değeri verir, hak etmeyene yeri geldiğinde yol verir.

Sezer Öztürk bu akşam attığı golle Beşiktaş'a transfer olacağı yönündeki tüm yolları kapatmıştır umarım, önümüzdeki yıllarda zirveye oynamamıza kuşkusuz büyük katkısı olacaktır.

Futbolcularla fotoğraf çektirmeyi, onlara her platformda avukatlık yapmayı vs. sevmem ''Futbolcular parlar söner-gelir geçer'' diyerek ama bir tek Sezer Öztürk'le fotoğraf çektirmişim bir tek onu bu kadar sevmişimdir.

Altyapı - HALTyapı...

Geçtiğimiz Pazartesi bir El Clasico oynandı.Bütün dünyada 100'den fazla kanaldan canlı yayınlanan, 1 milyar kişinin izlediği tahmin edilen 90 dakika sonrasında Barcelona ezici bir futbolla ezeli rakibini 5-0 gibi tarihi bir skorla evine göndermeyi bildi.Peki neydi, bu maçı dünya üzerinde bu kadar anlamlı kılan şey ?
Barcelona'nın oynadığı futbol mu,Real Madrid'in yaptığı flaş transferler mi, Jose Mourinho'nun son iki Camp Nou macerasında (Chelsea ve Inter'in başındayken) Katalanlara yaptıkları mı, Messi mi, Ronaldo mu,Villa mı,Mesut mu vs vs...Yoksa hepsi mi ?

Her birinden bir yudum var.Hal böyle olunca ilgi de bu kadar büyük oluyor tabi.
Barcelona bugün uzay takımı deniyor. Maç sonrası gazetelerin,spor sitelerinin,blogların şöyle bir manşetlerine bakıyorum.Herkesin dilinde aynı sorular :

- Messi insan mı ?
-Barcelona futbol oynuyorsa diğer takımlar ne oynuyor ?
vs vs...
İşte tüm bu soruların cevapları tek bir noktada buluşuyor:

SİSTEM.

Futbolda A'dan Z'ye sistemin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi bu derbi.İnin bakalım bir Barcelona'nın alt yapısına.Bugün bu derbide Barcelona böyle bir skor yakalıyorsa bu tamamen ilk 11’in 8 oyuncusunun alt yapıdan yetişme olmasının eseridir. Valdes,Puyol,Pique, Xavi,Messi,Pedro,Jeffren,Bojan,Inıesta... Barcelona bugün bir futbolcu alacaksa onu taa çocukluğundan , 10 yaşından itibaren, himayesine alıyor.Onu alıyor,okutuyor,ailesinin geçimini sağlıyor,her türlü sağlık ihtiyaçlarını karşılıyor kısacası tüm hayatıyla A'dan Z'ye ilgileniyor.Okula gitmeyip sadece idmana gelen birini görürse affetmiyor,hemen cezasını kesiyor,bir daha futbol oynamasına izin vermiyor.Önce okuluna gideceksin diyor,sonra idmanına çıkacaksın diyor.
Sonucunda ne mi oluyor,şekil A’da da görüldüğü gibi Xaviler,Inıestalar çıkıyor,böylesine uzay takımı oluyorsunuz uzun vadede...

Dönelim bir de ülkemizdeki alt yapı sistemine.Bizim ülkemizde çocuklar 11-12 yaşlarında bir futbol takımının altyapısına giriyorlar.Bir ay kadar idmanlara çıktıktan sonra altyapı antrenörleri aralarından seçme yapıyor.Bu seçmelerde genelde oyuncunun yeteneğine değil " X menajerin oğlu", "Y başkanın yeğeni" oluşuna bakılıyor.İçlerinde nadir de olsa bir tane yetenekli,gelecek vaad eden oyuncu çıkıyor.Bu çocuk iki maça çıkıyor,sağa koşuyor,sola koşuyor,topuk pasları veriyor,frikik golleri atıyor, bir anda bütün gözler bu çocuğa çevriliyor.Üçüncü maçta başkanından tutun ülkenin önde gelen antrenörleri bu çocuğu izlemeye geliyor.Hayran kalıyorlar,bir anda çocuk kademe atlıyor,kendinden 3-4 yaş büyüklerle oynamaya başlıyor.Bu böyle sürüyor gidiyor, kısa sürede bu çocuk profesyonel seviyeye kadar yükseliyor.Profesyonel sözleşmeye imza attığı an başkanı altına en lüksünden otomobilini çekiyor,en genişinden villasını alıyor,cebine tomar tomar parayı koyuyor.Sonrasında ne mi oluyor..Ülke futbolunun son yıllarda çıkardığı en büyük yetenek diye lanse edilen Arda futboluyla gündeme gelmek yerine kız arkadaşına sinema kapatıyor, aynı şekilde Batuhan barlardan çıkmıyor,elinde purosu eksik olmuyor, gururla bahsedebiliyor ferrarisiyle 330 km/h yaptığından...

Şimdi karar sizin ?

Bir yanda uzay takımı haline gelmiş,bir makine gibi işleyen Barcelona ve meyveleri Xavi,Inıesta,Puyol ve niceleri..

Diğer yanda Avrupa'da hiçbir başarı gösteremeyen,Avrupa kupalarında 3 takımı daha Ağustos ayında havlu atmış Türk futbolu ve yetenekli olduğu bilinen ancak bu yeteneklerini sergilemek yerine bar,pavyon gezen meyveleri mi...Sonuç basit aslında , bir yanda altyapı odaklı tıkır tıkır işleyen bir makina varken diğer yandakilerin ne HALT yedikleri belli değil..

Yokluğunu arıyoruz Sinan Alağaç...

Gencecik yaşında (25), kampta vefat eden Eskişehirspor'un milli kalecisi Sinan Alağaç'ın ölüm yıldönümü unutulmadı.Mezarı başındaki anma töreninin yanı sıra Eskişehirspor Taraftarlar Birliği (E.T.B.) tarafından yapılan pankart Manisaspor maçında tribündeki yerini aldı.

Eskişehirspor'un gelmiş geçmiş en iyi kalecisi olarak gösterilen Sinan Alağaç'ı rahmetle anıyor, yokluğunu pankartta da yazdığı gibi daha fazla arıyoruz...

Biz aşkımızdan soyunduk, ya siz ?

Uzun zamandır hasret kaldığımız Çiftetelli'yi nihayet oynadık maçtan sonra.O ana kadar geçen zamanda Nefer tribününde gördüğümüz bir hareket yıllarca konuşulacak cinstendi.


İlk yarıda yediğimiz bir golle 1-0 mağlup soyunma odasına giderken takım, kapalı tribünden ''Bizler inandık, siz de inanın..'' sesleri yükseliyordu.

2. yarının ortalarında hala mağlup durumdayız ve bir de ne görelim ?

Nefer tribünü kendinden geçiyor ve soyunarak desteğe devam ediyordu.O kadar ateşliler ki soyunmak bile kesmiyordu Nefer'i ve ellerindeki atletleri konfeti misali sahaya atmaya başladılar.

İlk anda atılan atletler daha fazlaydı tabi ancak söylenen bestelerde coşkuyu artırmak adına maç bitene kadar sahaya atlet atılmaya devam edildi.

O anları yakaladım tabi ki, ama namussuz kamera çözünürlüğü düşük moddaydı bu sırada, yine de durumu anlatmaya yetecek kadar anlaşılır.

Bu yazının gelmesi Allah'ın emriydi ancak bu yazıya başlık arıyordum ki paylaşım sitelerindeki arkadaşlar sağolsun bu sorunu çözdüler ;

Biz aşkımızdan soyunduk, ya siz ?


7'rtmiyoruz.

Pek umutlu olmadığım Trabzon deplasmanından 1 puan alarak döndü takımımız. Alınacak puan veya puanlara elbette sevinecektim ancak yenileceksek de öyle 1-0, 2-0 yenilip aynı hamam aynı tas devam etmektense, 4-5 tane yiyerek bazı kişilerin şapkasını önüne koyarak düşünmesi ve ilerde çıkacak sorunların önüne geçilmesi sağlanır diye düşünüyor, böyle istiyordum.

Kolay değil Trabzonspor bu ligin en iyi takımlarından ki ligde bulunduğu konum da ortada.Böyle bir deplasmandan alınan 1 puan oldukça olumlu.Süper lige son çıktığımızdan beri ilk defa Avni Aker'den puanla dönüyoruz.

Takımın oyunu, kim iyi kim kötü pek girmeyeceğim.

Aralık 2008'de Avni Aker'de kaybettiğimiz maç sonrası Trabzonspor başkanı Sadri Şener ''Eskişehirspor üzülmesin, Trabzonspor'un rakibi değiller.'' gibisinden bir laf etmişti.

Bunu söylediğinde Trabzonspor Sivasspor'un ardından 2., Eskişehirspor ise 10. sıralardaydı.

Trabzonspor dün 6 maçlık galibiyet serisi yakaladığı bir dönemde lider çıkmıştı maça Eskişehirspor ise 14. sırada.Sadri Şener'in mantığına bakarsak şartlar 2 sene öncekinden daha kötüydü bizim açımızdan ve onların rakibi olmadığımızı daha çok gösteriyordu.

Ama neymiş ; O sahaya çıkıyor, rakip takımı yenmek ya da puan almak için uğraş gösteriyorsan o takım senin ''RAKİP''inmiş..

Gelelim başlıkta da belirttiğim ''7'rtmiyoruz'' kısmına.


Geçen sezon Galatasaray lige harika bir başlangıç yapmış 6 maçın 6sını da kazanmıştı.Yedinci maçı ise Eskişehirspor'la Ali Sami Yen'de oynayacaktı.O gün de çoğu kişinin maçtan umudu yoktu ancak o zaman da zorlu deplasmandan 1 puan çıkarmasını bilmiş, 6 maçlık serilerini bozmuştuk.

Dün de Trabzonspor'a seriyi 7'rtmedik.

Öte yandan bir 7'rtmeme daha var;

Trabzonspor, Bursaspor ve Kayserispor da ilk 3 sırayı, 3 istanbul takımına 7'rtmiyor, bu da takımımızın sıralamada kötü olmasına rağmen en azından benim için bir mutluluk sebebidir.

Trabzonspor,Bursaspor ve Kayserispor'a şampiyonluk yolunda bizle oynamadıkları tüm maçlarda başarılar diliyorum.

Canım feda olsun sanaaa...

Maç başlar başlamaz 3'lü çektikten sonra beş on dakika aralıksız söyleriz,

Eskişehirrrrrrrr
Sen çok yaşaaaaaa
Canım feda olsun sanaaaaa
Hiçbir şeyeeee
Değişilmezzzzzz
Senin sevgin bu dünyadaaaa..!

Bizim bir maçta en fazla yarım saat ağızımızdan çıkan bu sözleri, bir renkdaşımız yaklaşık 3 senedir bire bir yaşıyor...

Eskişehirspor'u play-off finali oynuyor 18 Mayıs 2008'de İstanbul'da İnönü Stadı'nda...

O gün ne olursa olsun umursamıyor, o maça kilitleniyor..Hiçbir plan program dinlemiyor Eskişehirsporlu kalbi ve maç günü düşüyor yollara...

İstanbul yollarında, stadda ve hatta maçtan sonra süper lige çıktıktan sonra kaç kere ''Eskişehir, sen çok yaşaa, canım feda olsun sana..'' diye devam eden besteyi söylemiştir Allah bilir..

Giderken 2.lig, dönerken süper lig takımının taraftarıydı O, ama giderken evinden çıkmış dönerken trafik kazası sonrasında hastanede açmıştı gözünü ; Tam 64 gün sonra...

Yaklaşık 10 ay komada kaldı ve sonunda ailesiyle renkdaşlarını sevindirip hayata tutunmasını bildi...

2 ay Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde fizik tedavi gördü ancak O Eskişehirspor 2.ligteyken sahip olduğu sağlığına bir türlü kavuşamamıştı.Sağ bacağında ödem var, bağırsak ve böbreklerinden de rahatsız, kendiliğinden ayağa kalkamıyor...

Belki de hep arzuladığı, hep görmek istediği şeydi; Eskişehirspor'un, büyük diye tabir edilen İstanbul takımlarıyla çarpıştığını canlı canlı görmek, büyüklerinin bu maçlarla ilgili anlattığı anıları canlı canlı yaşamak...

Ama Eskişehirspor hak ettiği yerde 3. sezonunu geçirirken;O, Eskişehirspor'u arzuladığı şekilde, İstanbul takımlarına kafa tuttuğu maçlara gidemiyor, canlı canlı şahit olamıyor...

Yadırgamıyor...

Hala ''En büyük ESES!'' diyor..
Fener ESES'i yensin diye takılan annesine ''ÖL!'' diyor..

Tüm bunlar yaşanırken belki biz taraftarlar da gerektiği kadar yanında olamadık renkdaşımızın.

Hastahanede komadan çıkana kadar ''Acaba ne oldu?'', ''Allah onu korusun'' derken daha sonra pek fazla halini hatrını soramadık, unuttuk...

Geçen günlerde bir haber çıktı O'nunla ilgili.Ne arayan var, ne de soran demiş ailesi, haklılar tabi..

1.5 - 2 senelik bir gecikmeyle de olsa yapılması gereken ziyareti yaptık.

Eskişehirspor Taraftarlar Birliği (E.T.B.) toplantısında dile getirilen konu herkes tarafından benimsendi.

''Ali Eskişehirspor'a gidemiyorsa, Eskişehirspor'u ona götürelim'' denilerek Eskişehirspor maçlarını evinden TV ile izlemesi sağlandı ve Kurban Bayramı'nın 3. gününde de ETB üyeleri tarafından ziyaret edildi.
O gün orada yaşananların tarifi imkansız...

Maçlarda Altes grubunun yanında takımına destek veren Ali, Altes grubu lideri Maviş Erkan'ı görür görmez ağzından çıkan söz ''Dayı'' oldu.

Aynı takımda amatör olarak top koşturdukları arkadaşı olan davulcu Cengiz'i de forma numarası ve mevkiisine kadar tanıdı.

Beni tanımasa da ''Liseli Altes'' dediğimde ''Tamam şimdi oldu'' dercesine hareket yaptı.

Annesinin ikram ettiği yiyecek ve içecekleri bitirmeyenleri de önündekileri bitirene kadar uyardı.

Serdar Özbayraktar'ı da yanımızda görmek istedi ama Serdar'ın planlanmış bir şehir dışı çıkış programı olduğu için göremedi.Daha sonra onun da yanına gideceğini söyledik...

Güzel bir sohbet sonrası müsade isteyip, isteğin var mı dendiğinde ''Canınızın sağlığı'' dedi elindeki harflerle..

Orada da konuşuldu, bundan sonra en kısa zamanda Ali'nin Eskişehirspor maçına gelmesi için çalışılacak.

Ama locada, ama ambulansta; Ali, uğruna ölümden döndüğü Eskişehirspor'unu en kısa zamanda canlı canlı izlemeli...

ESES-MP Antalya (2010-2011)

Eskişehirspor-Antalyaspor maçından Nefer-Kızılcıklı görüntüleri ;

Videoyu İndirmek İçin Tıkla

Adaletinize tüküreyim !

Menajerlik yaptıkları gerekçesiyle PFDK'ya sevkedilen Ümit Karan ve Bülent Uygun'un cezaları büyük ölçüde kesinleşmiş.

Buna göre ;

6- ESKİŞEHİRSPOR Kulübü teknik sorumlusu BÜLENT UYGUN'un, Teknik Adamların Statüsü ve Çalışma Esasları Talimatı'na aykırı eylemlerde bulunmasından dolayı FDT'nin 45/1. maddesi uyarınca takdiren 8 RESMİ MÜSABAKADA SOYUNMA ODASINA VE YEDEK KULÜBESİNE GİRİŞ YASAĞI CEZASI ile cezalandırılmasına,

9- ESKİŞEHİRSPOR Kulübü sporcusu ÜMİT KARAN'ın, TFF Futbolcu Temsilcileri Talimatı'na aykırı eylemlerde bulunmasından dolayı TFF Futbolcu Temsilcileri Talimatı'nın 24/d maddesi uyarınca takdiren 4 RESMİ MÜSABAKADAN MEN CEZASI ile cezalandırılmasına,

ESKİŞEHİRSPOR Kulübü sporcusu ÜMİT KARAN'ın, ihlalinin devam eder nitelikte eylem olmasından dolayı dosyanın gereği için TFF Başkanlığına gönderilmesine,

şeklinde karar verilmiş...

Eğer futbolumuzda 1 gram ileri gitmek istiyor, adalet denilen kavrama bir gram da olsa inancımız olsun istiyorsak sözü geçen kişilerin lisansları iptal edilir, ileride olabilecek bu tür şeylerin önüne geçilir.

Ama yok 8-10 maç ceza ile bu durumu geçiştirecekseniz de ;

ADALETİNİZE TÜKÜREYİM !

Tarihimiz boyunca yaşamadığımız iğrençlikleri, kısa zamanda bizlere yaşatan bu insanların ESKİŞEHİRSPOR ile anılmasını istemiyorum...

Anadolu'nun Son Kalesi!

Amigo Orhan

No Pyro No Party!

Yağmurda Çamurda

problem?

Seni Bizim Kadar...

Kuralları S*ktir Et!

Maziyi Savura Savura..

Her Zaman, Her Yerde !

Seninleyiz

Bir Defa Değil Bin Defa !

Aşk Siyah Kırmızı

Anti Bizans

Kaldırım Tribünü!

Tapmadık Asla..