Atv'de Yeni Bir Dizi : Es-Es

Atv ekranlarında yayınlanacağı iddaa edilen ve isminin Es-Es olacağı söylenen dizi ile ilgili olarak 28 Haziran 2009 tarihli Sakarya gazetesinde çıkan haber şöyle ;

Basında Ümit Karan imza Töreni

27 Haziran 2009 Cumartesi günü Eskişehir Atatürk Stadyumu'nda düzenlenen törenle 3 yıllığına Eskişehirsporlu olacağını gösteren sözleşmeyi imzalayan Ümit Karan transferinin bugün (28.06.2009) basına yansımaları ;


İstikbal Gazetesi ;

İki Eylül Gazetesi ;

Şehir Gazetesi ;

Sonhaber Gazetesi ;

Sakarya Gazetesi ;
HaberTürk Spor Gazetesi;


Her takım kendi taraftarı için ''Büyüktür''!

Belki uzun bir yazı ama,ülkemizdeki büyükler masalına kapak niteliğinde bir yazı.Sabırla okursanız güzel şeyleri tesbit edeceksiniz...

Her takım, kendi taraftarı için büyüktür...

İngiltere liglerinde geçtiğimiz hafta oynanan maçların izlenme oranlarına göz atıyorum. Premier ligde Manchester City’nin, Portsmouth’u altı golle geçtiği maçta, taraftar sayısı 40,238. Kuzey Londra’nın White Hart Lane stadında, Tottenham’ın Wigan Athletic’i ağırladığı maçta tribünlerde 35,808, ülkenin kuzeyinde, Sunderland’ın Middlesbrough’yu iki golle geçtiği maçta 38,388.taraftar.

Alt liglerde de durum pek farklı değil;

Premier’in bir alt ligi Championship’de, Norwich’in Carrow Road stadında, ev sahibi takımın Sheffield United ile oynadığı maçı izleyenlerin sayısı 24,175. Geçen sezon Premier ligden düşen Derby County ile Cardiff City mücadelesinde 28,007.

Bir alt ligde, League One’da (üçüncü lig), Millwall - Cheltenham maçında 8009 taraftar.

Yukarda saydığım takımların ortak özellikleri, Türk’ün tanımıyla, ‘Küçük takım’ olmaları. Hiç şampiyon olamamış, Şampiyonlar ligine katılamamış, formasına üç beş yıldız takamamış, vs vs.

Oysa ikinci ligde oynayan Leeds United’in kombine biletli taraftar sayısı, Beşiktaş ve Galatasaray’ın toplamından daha fazla. Üstelik mazisi de üçünden de eski. İşler kötüye gidince, İstanbulluların tribünlerin nasıl boşaldığını daha önceleri izledik, peki ya Leeds’in durumunda olsalar, tribün manzaraları nasıl olurdu acaba?

Ikinci ligde mücadele eden Derby County’nin kombine biletli taraftar sayısı 23,500. Ipswich Town’nun 15,000, Wolverhampton Wanderers’ın 17,000.

Oysa bizde taraftarlık, televizyon ekranları karşısında. O yüzden, birinin 25 milyon, diğerinin bilmem kaç milyon taraftarı, garip durum dışardan bakınca...

‘Üç Büyükler’ yalanı,ı Türk futbolunun kronik hastalığı. Türk’ün Türk’e propagandası. Peki onlar ‘büyük’ ise diğerleri ne oluyor merak ederim. Sonu ta en başından belli kötü bir filmin ucuz figüranları mı yoksa?

Leblebi, çekirdeki mi, zengin sofrasının çerezleri mi yoksa ?

Olsalar da olur, olmasalarda mı yoksa ?

Üç Büyükler!. Bu nasıl büyüklükse. Çok eskiden beri Avrupa sahalarında yaşanan hüsranları düşününce. Oysa büyük dediğin, büyük olmalı büyükler arenasında. Arsenal’ın, Emirates stadında maç başına geliri 3 milyon Sterlin civarında, kombine biletli taraftar sayısı 40,000, kombine için bekleme sırası ortalama sekiz sene. Manchester United’ın 56,000. Barcelona’nın kombine biletli taraftar sayısı 90,000.

Ve gerçek büyüklerin başarıları ortada.

Ya bizim büyükler! Mesela Beşiktaş, büyüklüğü, dünya futbolunun neresindedir ki? Hatırlayın, geçtiğimiz sezon Şampiyonlar Liginde. Liverpool’un Anfield stadında. Kop tribününden yükselen (Can We Play You Every Week!) ‘Her Hafta Sizinle Oynayabilir miyiz” tezahüratı hala kulaklarımda. Avrupa arenalarında en ufak başarısı olmayan bir takımın, büyüklüğüne bizden başka kimsenin inanmadığı gerçeği bir kez daha

Üç Büyükler! Şampiyonlar Ligi tarihinde, gurup maçlarında sıfır puan çekerek ilginç bir rekora imza atan Fenerbahçe. Her sezon har vurup harman savurduğu onca paraya rağmen, tarihinde yalnız bir kez, o da geçen sezon Şampiyonlar Ligi gurubundan çıkmayı başarabilmiş. Bütçe olarak ülke takımlarının hayli üstünde, ama ya sportif başarı. Ne UEFA’da ne Şampiyonlar liginde.

Ve gelelim geçen sezonun şampiyonuna. 165 milyon Dolar borcu ile ülkenin en üst liginde mücadele etmesine izin verilen, kendi liginde Şampiyon olduğu halde ön eleme oynamış, üstelik pek vasat bir takıma elenmiş Galatasaray. Bir kez UEFA Kupasını kazanmış, ama sonrasında Avrupa arenalarında hüsranlarda. Hala eli yüzü düzgün bir stadı bile olmayan, üstelik borç batağında.

Sarı Kırmızılı takım İngiltere liginde oynasaydı, eksi kaç puanda başlardı acaba. 1904 senesinde kurulmuş, mazisi üç İstanbullu’dan eski günümuzde League One’da mücadele eden ve mali butçesinde ki açık yüzünden küme düştüğü sezon 10, bir sonraki sezon 15 puanı silinen Leeds United taraftarlarına sormak gerekir sanırım bu soruyu.

Ve tabi, 2008-2009 sezonunun başında, yine borç yüzünden 30 puanı silinen Luton Town’u unutmadan.

İlginç bir istatistik, rekabet yoksunu ligimize dair. Türkcell Süper Lig’de bu sezon Anadolu takımları üç İstanbul takımı ile oynadıkları karşılaşmalarda macı 11 kişi tamamlamayı başarmakta zorlandıkları gerçeği. İstanbul takımlarının bu sezon yaptığı ilk 12 maçta, rakip takımlardan 8 futbolcu kırmızı kartla oyun dışı kalmış olması. Oynanan 12 karşılaşmada sadece Fenerbahçeli futbolcu Volkan Demirel’in kırmızı kart görmesi. Şasırmamak gerek, Zira bizim futbolumuzda sistem çoğunluğun mutlu olması adına. Koskoca bir ülkeyi yalnızca bir şehirden ibaret sayınca, futbol denilen güzelim oyunu iki,. bilemedin üç takıma endekslemek de kaçınılmaz oluyor nasılsa.

Üç kişilik paranoyak bir aşk masalı Türk futbolu. Her sezon ayni teranenin içinde, ayni tek düzeliğin içinde yuvarlanıp gittiğimiz. Ta en başından sürekli ‘Üç Büyük’ yalanı ile yoğrulan, tüm yaşamlarında taraftarı oldukları takımın stadını dünya gözü ile bir kez bile göremeyenlerin diyarında.

Yenenin değil, yenilenin sürekli konuşulduğu bir lig bizim ligimiz. Futbol programlarında sürekli sadece üç takımın tartışıldığı. Sevimsiz ve adaletsiz. Yine çoğunluğun ilgisini çekme adına. O yüzden yense de yenilse de, hep baş köşede üç İstanbullu. Gazetelerin spor sayfalarında, televizyon programlarında. Haliyle neredeyse her doğan çocuk ‘İstanbullu’ güzel ve yalnız ülkemde.

Malum, çocuk ne görürse onunla büyür bu yaşamda..

Bilir misiniz, son yıllarda İngiltere futbolunda dört takım zirve yarışını parsellemiş olsa da, son 25 senede 7 takım kaldırmıştır Şampiyonluk kupasını. Futbol liginin kurulmasından bu yana ise 28 takım şampiyonluk yaşamıştır. İngiltere ikinci liginin (Championship) izlenme oranı bizim ‘Kurşunlu’ Süper ligimize fark attığı da meselenin diğer bir boyutudur…

Turk futbolu, haksız rekabet üzerine kurulu, ‘Üc Büyükler’ edebiyatında eriyip gitmekte. Ama hangi büyük? Sahada oynanan futbolun kalitesi ortada. Har vurup harman savurdukları onca paraya rağmen Avrupa arenalarında aldıkları sonuçlarda.

Filler tepişirken, karıncaların hep ezildiği bozuk düzen Türk futbolu. Adalet, eşitlik ve rekabetten yoksun, kurulduğundan beri yalnızca 4 şampiyon çıkarabilmiş. Üçlü oligarşinin bir heyula misali üzerine çöktüğü.

Hemen her Avrupa macerasında tepetaklak döndüğümüz.

Nacizane düşüncem, takımın küçüğü büyüğü olmadığıdır. Her takım, kendi taraftarı için büyüktür. ‘Hangi takımı tutuyorsun?’ sorusuna verilecek cevap mutlaka üç takımdan biri olmamalıdır. Futbolun beşiğini örnek almak gerekir. Ve diğer kaliteli ligleri. Nihat Kahveci’nin forma giydiği Villareal, 49,045 (2007 sayımı) nüfuslu küçük bir kasabanın takımıdır. Maçlarını 25,000 kapasiteli Madrigal stadında oynar.

Ve yine hatırlatmakta yarar vardır;

‘Üç Büyükler’ edebiyatı, Türk’ün Türk’e masalıdır…

Yoksa siz hala inanıyor musunuz bu masala?

Ziya ADNAN

Ümit Karan'a İmza Töreni

Uzun yıllar Galatasaray'da top koşturan,milli takımda oynayan,Türkiye'nin önemli golcülerinden Ümit Karan Eskişehirspor'a transfer oldu.

27 Haziran 2009 Cumartesi günü saat 18.00'da da tıpkı 2 yıl önceki Sergen Yalçın'ınki gibi bir törenle Eskişehir Atatürk Stadyumu'nda sözleşmeye imza atacak.

2 yıl önce Sergen'in töreninden yaklaşık 1 hafta öncesinde Fenerbahçe Roberto Carlos'u transfer etmiş 3 bin kişi önünde imza attırmıştı.1 Hafta sonrasında ise Sergen Yalçın 6-7 bin kişinin önünde imzasını attı.

Cumartesi günkü Ümit Karan'ın imza töreninde bu rakam daha yukarıya çekilebilir gibime geliyor.

Törene gelecek taraftarların,siyah-kırmızı giysiler ve meşalelerle gelmeleri görsellik adına yapılacak güzelliklerin alt yapısını hazırlayacaktır.

2009-2010 Kombine Biletleri Satışa Çıktı

Eskişehirsporumuzun 2009-2010 sezonunda oynayacağı maçlar için kombine biletler satışa sunuldu.

Geçen sene yaşanan yüksek fiyat fiyaskosu nedeniyle bir takım protestolar yapılmış açık tribün kombine bilet fiyatları bir süreliğine 480 TL'den 380 TL'ye indirilmişti.Yine de bu fiyat süper lige yeni çıkmışken,giriş-çıkış problemleri çözülememişken,kötü hava şartlarındaki yaşanan rezillikler söz konusu iken diğer klüplerin oldukça üzerindeydi.

Bu sene ise Eskişehirspor Yönetim Kurulu böyle bir hataya düşmedi ve fiyatları makul seviyede tuttu.

Buna göre Açık Tribün Kombine biletleri 15 Temmuz 2009'a kadar ;

Peşin : 280 TL
4 Taksit : 300 TL
8 Taksit : 315 TL
12 Taksit: 330 TL Olarak belirlendi ve 22 Haziran 2009 Pazartesi günü itibariyle Aktif A.Ş.'lerde satışa sunuldu.
2009-2010 Sezonu Açık Tribün Kombine Bileti ;

2009-2010 Forma Sponsorumuz Puma

Eskişehirsporumuzun 2009-2010 sezonunda giyeceği formalar için Puma ile anlaşıldı.

Geçtiğimiz sezon Nike ile anlaşılmış ve taraftarlarımızın büyük bir kısmı forma tasarımlarını beğenmemiş,ürünlerin fiyatlarını da oldukça yüksek bulmuştu.

Bu sene Puma bize nasıl forma tasarımları hazırlayacak merak içersinde bekliyoruz.

Bana göre tasarım ve fiyattan öte geçen seneki formalarımızda kullanılan yanlış amblemin bu sene düzgün bir biçimde formamızda yer almasıdır önemli olan.

Amblem Namustur..!

Bu arada tahminimce aşağıdaki tip formalarla takımımızı sahada göreceğiz.





44. Yaşın Kutlu Olsun ESES'im


19 Haziran 1965'te
Doğmuş bir Efsane
O günden bu güne
Taht kurmuş Kalbimize...

''44.Doğum Günün Kutlu Olsun ESKİŞEHİRSPOR'um...''

Eskişehir'de Şampiyonluk Kutlaması '08-'09

Süper Lig ,31 Mayıs 2009 tarihinde oynanacak maçlarla tamamlanacak ve şampiyon belli olacaktı.

Geçtiğimiz senelerde maçların başladığı andan itibaren Eskişehirspor formasını giyen soluğu caddelerde alırdı.Bu sene oldukça ilginçti bu konuda.

Maçların başlamasına saatler kala çıkmıştım.Eskişehir'de öyle bir hava vardı ki sanki o gün oynanan maçlar ligin son maçı değil gibiydi.Adalar'da gezerken maç saatine kadar 4-5 bjk formalı ve 1 gs formalı görmüştüm.Her ne kadar şehrimizde bu tip şeylere,böyle zamanlarda göz yumulmasa da yine de daha fazlasını bekliyordum açıkçası.Ters giden rakam bizden yanaydı.Eskişehirspor formasını giyen 1 Allah'ın kulu denk gelmemişti maç başlayana kadar.Kızılcıklı caddesine gireyim dedim çok geçmeden ''KIZILCIKLI Sebze-Meyve'' isimli manavın bjk poları giydiğini görünce baya bir şaşırdım.Az daha gezerken Doktorlar'da bir renkdaşı gördüm,onunla turlamaya devam ettik.Maçın bitimine 15 dakika vardı kara kara düşünmeye başladık.''Acaba bu sene bu kale yıkılacak mı ?'' şeklinde.

Çok geçmeden tanıdığımız 7-8 kişi denk geldi ve maçın bitimi için turlamaya devam ettik.Caddeye çıktık baktık yavaştan toplanıyoruz.Geçtiğimiz senelerde yaşanan tecrübelere dayanarak sivil gelenler oldukça yüksekti.Maç bitiş düdüğü çalalı 10 dk falan olmuştu hala ''tık'' yoktu şehirde.

Baktık ki çarşıda bir hareket yok,Bağlar'a Üniversite Caddesi'ne yöneldik.Caddeden cılız da olsa kulağımıza gelen ''Beşiktaş'' sesleri üzerine yaklaşık 200-250 kişi bir anda caddeyi ablukaya aldık ve bjklilerin kutlamalarına eşlik ettik :)

Formayı çıkartıp nereye sokacağını şaşıranlardan,taksiye sığınana,köpeğe giydirdiği formayı çıkartmaya çalışandan,mağazalara sığınmaya çalışanlara kadar pek çok vak'ayla karşılaştık.Caddede olay olmasın diye bulunan 3 ekip otosu olayların %5'ine bile müdahale edememişti ki takviye ekipler doldurdu caddeyi ve her zamanki gibi taraftarlarımıza sert müdahalede bulundular.Çoğumuzun sivil olması polisin sert tutumundan korunmamıza yardımcı oldu.

Bir müddet Bağlar'da durduktan sonra tekrar çarşıya yöneldik.Doktorlar'daki Donas'ın önünden geçerken önünde ''Çarşı'' yazan t-shirtle göğsünü gere gere bize doğru gelen bir eleman çıktı karşımıza.Ana caddede omuz atmaktan başka birşey yapılamadı onca polisin arasında ancak arkasından takip eden birisi köşeyi döndükten sonra ara sokakta haşat edildi.İçim sızladı,o derece sopa yedi eleman.

Daha sonra saat 23.30 sularında evlere dağıldık ve bir kez daha şehrimize sahip çıkmanın verdiği gururla gelecek sene bu günü iple çekiyoruz.

Anadolu'nun Son Kalesi!

Amigo Orhan

No Pyro No Party!

Yağmurda Çamurda

problem?

Seni Bizim Kadar...

Kuralları S*ktir Et!

Maziyi Savura Savura..

Her Zaman, Her Yerde !

Seninleyiz

Bir Defa Değil Bin Defa !

Aşk Siyah Kırmızı

Anti Bizans

Kaldırım Tribünü!

Tapmadık Asla..