Neden Passolig Almayalım¿

Fikstür çekildi, insanları ister istemez yeni sezon heyecanı sarmaya başladı fakat kafalar şu an için oldukça karışık. Sebebiyse pek tabi ki Passolig.

Geçtiğimiz sezonun sonlarına doğru uygulanmaya başlayan, tam manasıyla uygulandığı stadyumlarda büyük boşluklara sebep olan, özellikle aktif tribün yaşantısı olan hemen hemen hepimizin karşı durduğu bir fişleme, bu esnada da birilerinin cebini dolduracağı bir rant sistemi..

Konuyla içli dışlı olanlar zaten mevzuyu az çok biliyorlar, bilmeyenler için kısa bir özet geçelim.

Passolig adı altında üzerinde en yakışıklı/güzel fotoğraflarını sergileyebileceğin, adın soyadın ve TC Kimlik numaranın olduğu allı pullu bir Master Card veriyorlar. Sen bu kart olmadan bu sistemin uygulandığı liglerde, bu sistemin oynandığı hiçbir maça giremiyorsun. 

Faydası yok mu? Tabi ki var..

Fotoğrafın yakışıklı/güzel ise stadyuma giriş esnasında arkandaki karşı cinsin senin hakkında kısa bir analiz yapacağı şekilde turnike üzerinde/yanındaki ekranlara çıkarak şansını artırabilir, kısmet arayabilirsin. Tribündeki adresin de ekranlarda, hadi yine iyiysin çakaaall.. (Mahalle : B Blok, Sıra No: Sokak, Koltuk No : Apartman/Daire..) 

''Lan olm tribünde adres mi olur, istediği yere geçer'' derler adama. Demeyin kardeşim, sistem oturdukça ipe ipe o koltuğa oturmak zorunda kalacaksın. Aksi takdirde 6222 ellerinden öper..

Faydası bu kadar mı? Tabi ki hayır!

Gıda, giyim, ulaşım sektöründe birçok firmadan anında %bilmem kaç indirim. Sevdanız üzerinden kazandıkları rant stadyumlarla sınırlı kalmamış, doymamış aç gözlü girişimci. Sevdanız üzerinden firmaların kazanç havuzlarını / müşteri kartelasını genişletip şekil yapıyor, itibar kazanıyorlar. Aman canım, siz yüzde bilmem kaç indiriminize bakın romantizme bağlamayın. 

Ama ''Bu kartı alacağım'' diyen arkadaşlar romantik düşünmüyorlar mıydı? Çelişki..

Zaten bu kartı almış, alıyor ve alacak olanların %99'u romantik tribüncüler. Diğer %1'lik kısım ise bu e-bilet'in çıkış noktası olan ''Türkiye tribünleri pisliklerden temizlenecek'', ''Maçlarınızı sinema ferahlığı, tiyatro seyircisi kıvamında rahat rahat size ait koltuğunuzda izleyeceksiniz'' palavralarına kanan kamiller.. 

Her zaman derim ''Tribüncü adam romantiktir'', ''Tribüncü adam karşılıksız sevmesini bilir'', ''Tribüncü adam evlenilecek adamdır.'' diye..

Hah işte, bu düşünceler sadece benim/bizim değil bu sistemi çıkaranların, bu sisteme çanak tutanların ve bu sisteme göz yumanların da dikkatini çekmiş ve sonrasında ''Seven insan yalnız bırakmaz yea'' düşüncesiyle girdikleri birliktelik sonucu nur topu gibi bir e-bilet sistemimiz doğmuş adını da Passolig koymuşlar. Kulağına ezanı da tribünde susarak okumamızı, çocuğu uykusundan uyandırmamızı 6222 ile Emre'dicekler.

Tamam romantik olalım, duygusallığın dibine vuralım ama ''Kardeşim senin hatunun iyiliği için dön arkanı da O'na bi koyum'' diyene de arkamızı dönmeyelim. 
*Ama hatun istiyor ve izin vermezsen onu bir daha görmeyeceksin? 
(*Hatun bu sisteme ses çıkarmayan kulüp yöneticileri olsun **Kulübünü temsil ediyor**)
-Hmm şeyy..
-Böyle şeylere karşıyım ama başka çarem yok, koyun gitsin..

Ne demek başka çaren yok lan? 
Romantik/Duygusal bu adamlar aynı zamanda ''Delikanlı'' değil mi?

Sevdası üzerinden tehdit edilen adam tümüyle teslim olur, mücadeleye girişmez mi? 
Gurur duyduğu, göğsünü gere gere övündüğü sevdasının başkalarının paspası olmasını ''Başka çarem yok'' diyerek izler mi? 
Yeşilçam'da ''Sakın hiç kimseye/polise haber vermeyin yoksa hatun ölür'' yemini yiyen, hem fidyeyi verip hem de hatundan olan, beyni kiloduna kaçmış aktör müsün la sen?

Yanında olamayabilir, bir süre görüşmeyebilirsin. 
''Platonik Aşk'' diye bir şey var romantik kardeşim. 

Senin hatunu düzmelerinden daha onurlu, O'nu uzaktan severken aynı zamanda hatunu kötü niyetli kişilerin kıskacından nasıl kurtabileceğini sağlıklı bir şekilde düşünüp ''Onurlu'' bir mücadeleye girişebileceğin kudretli bir kavram..
***** 

Passolig alacağını söyleyenlerin tutundukları dallara da bir değinelim.


''Takımın sahada desteğe ihtiyacı var''cılar ;
Stadyum dışında meşaleni yak, toplan onbinlerce kişi sesini/ruhunu içerdeki topçuya hissettir. 

Dip not : Zaten içerde meşale yakamayan, konfeti atamayan, yer yer davulun bile yasak olduğu kuru kalabalık olarak kalacaksın. Söylediğin besteyi kılıfına uydurup stat hoparlörlerinden vermeleri, tribüne de doluymuş gibi gösteren bir branda asılması bile yokluğunu hissettirmemeye yetecektir sen rahat ol.. 

Önüne her konulana boyun eğdiğin sürece çok değil 1-2 seneye kadar dilediğin tezahüratı bile haykıramayacaksın. Siyasilerin mitinglerde kullanıkları, önlerinde konuşacakları şeyleri yazan cafcaflı ekranların gelmesi de yakındır. Orada ne yazarsa onu bağırırsın artık. ''Yok o kadar da değil!'' deme, O Kadar!.
Yıllar önce meşaleler cayır cayır tribünlerde yanarken ''Yıllar sonra bu tribünlerde yanan doğum günü pastasındaki maytap yakan kişiler 1 yıl tribüne alınmayacak, bunun için her maç karakola yoklamaya gidecek'' deseler yemin ediyorum donunu tribün ortasında indirip kıçıyla gülen büyüklerimiz olurdu. (Belki de olmuştur)

''Sigara gibi alışkanlık oldu, bırakamam''cılar ;
Yıllardır imkanı oldukça her maçına gitmiş, maç olmayan haftalarda sudan çıkmış balığa dönen romantik tribüncülerimiz alt yapı ya da passolig gerektirmeyen başka bir branşı destekleyebilir. Ha eğer tutku dediğimiz şey ESKİŞEHİRSPOR değil de A takım düzeyinde oynanan FUTBOL oyunu ise orasını bilemem. 

Kimse sana ''Bir daha Eskişehirspor ismini ağzına alma. Eğer dayanamazsan çekirdek çitle iyi gelir'' falan demiyor. Passoligli ortamı hasta bir sevdiğinin olduğu yer gibi düşün ve O iyileşene kadar sigaranı orada içmemeye gayret et.

Alt yapıdaki çocukları destekle, yeni Alper Potuklar çıkmasına katkı sağla. ''0'' maliyetle milyon liralık topçu çıkarabilmek, İstanbul devşirmesi kaşarların kaprislerini çektiğin 90 dakikalık sürede takıma verdiğin destekten çok daha fayda sağlar çok sevdiğin kulübüne.

(Hem oralarda en azından şu an için meşalene konfetine de karışmıyorlar.)

Dip not : Kaldı ki sigaranın kötü bir alışkanlık olduğu çocukluk çağında kulaklara fısıldanan bir şey iken hiç bir çocuğa okuldaki öğretmeni ciddi anlamda ''Aman diyim Eskişehirspor'u tutma'' dememiş, çocukları bir araya getirip bu konu hakkında konferanslar düzenlememiştir.

''Takım ciddi bir gelir kaybı yaşar''cılar ;
Kombine bilete vereceğin paranı doğrudan kulübe bağışla / Gitmediğin maçlarda almadığın bilet paralarını biriktir sezon sonunda bağışla.

Dip not : Makbuzunda ''Master Card'' da yazmaz, doğrudan kulübün kasasına gider desteğin, makbule geçer. Bağış makbuzunla bağzı firmalardan %bilmem kaç indirim kazanamazsın belki ama olsun, ekstra giderin olmaz (WC, Çöp vs.) kulübün daha çok kazanır.  Oturmadığın evin kirasını veriyorsun, daha öte nasıl maddi bir katkın olabilir ki?

''Ya takım küme düşerse''ciler ;

''Bu sezon yaptığımız transferler ortada, işimiz zaten zorken yalnız mı bırakalım'' şeklinde mevzuyu bizlere savunarak günü kurtaralımcılar.

Onların anlamadıkları şey ise tüm vücut tehdit altında, gerekirse bu sezon parmağı kesmek gerekliliği. Senin bu sezon kaybetmeyi göze almadığın parmak bir kaç yıl sonra bütün vücudun işlevlerini yitirmesine sebep olabilir.


Dip Not : Alt liglerde tribün daha tribün, futbol daha futbol. O günleri görmüş geçirmiş bir çok kişi oradaki karşılaşmalarda, mütevazi kasabaların stadlarında aldıkları hazzı Süper Lig'de alamadıklarını sık sık dile getirirler. Bu kötü durum bile aslında bir fırsat.

''Lig TV'ye mi kazandıracağız?''cılar ;
Senin sevdan dörtgen profil arasına sığdırılmış kadar hiç boyutlu mu? 
İzleme. 
1 sene sık dişini bu tutku tüccarlarını ters köşe et. Zaten çoğunluk kesim senin gibi davranırsa düşünmeye başlayacak, kamuoyu bizden yana oluşacak ve e-bilet uygulamasını geri çekecekler. İşte o zaman Lig TV paket ücretlerini değil, has mı has kombinelerimizin ücretlerini takip eder kuyruğuna gireriz.

''Şiddet ve düzensizliği önlenecek''ciler ;

Kart olmadan bunu yapmamaları için bir sebep yok ki. Meşale yakanı, kavga çıkaranı terörist olarak görüp stadyumlardan zaten men ediyorlar. Ben de o teröristlerden birisi olarak şunu biliyorum ki 6222'ye göre suç olan şeylere müdahale etmeleri için stadyum kameralarına cüzi miktarlarda yapacakları yatırım yeterli. Senin cebinden ekstra para gondiklemelerine gerek yok.
Eskişehir Atatürk Stadyumu eski deplasman tribünü mevkiisine dikilen gecekondu polis kulesinin zaten her türlü yasa karşıtı şeyi çözebilmesi gerekmiyor mu? Ama yok, doymadılar.. 

Dip not : İtalya'daki ''Tessera Del Tifosso'' adlı yasa da bizim önümüze konulan tarzda içeriğe yakındı. Bu yasa sonrası tribünlerdeki boşluklar artarken, şiddet sokaklara sıçradı ve tüm kavga/gürültü hayatın tam içine oturdu.

''Stadyumda son senemiz''ciler ;
Duygusal yaklaşımların başında geliyor. 
Senin yıllardır yer aldığın o stadda yer almamış olman senden sonra gelen nesile yeni stadyumda daha özgür, daha ateşli bir tribün yapmasına vesile olma ihtimali milyonda bir de olsa yap bi babalık. 
Olur ya da olmaz senin yıllar yıllar sonra alt neslinle Eskişehirspor'dan konuşurken ''Sırf sizin üstünüze daha fazla gelmesinler, sizin önünüze dayatmaları abartmasınlar diye o sene son sene olmasına rağmen stadyuma girmedik gözüm'' şeklinde boğazında düğümlenen kelimeler duygusallığını daha da tavan yapacaktır emin ol.

Stadyumun son senesine eşek değillerse zaten özel maç kıvamında passolig uygulamadıkları bir kapanış yaparlar. Olur da passolig o maç da uygulanırsa stadın mazisi hatrına kıralım kapıları, nolmuş yani?

''Takımın en büyük gücüyüz, başarısız oluruz''cular ;
Sen öyle san. 
Eğer gerçekten bu ülkede tribünler takımlarının gücü olsalardı, kulüp yöneticileri önlerine konan ''Taraftarı Eritmeye'' yönelik bu yasaya eyvallah çekmezlerdi. 
''Yaa onlar da nasıl olsa geliriz diye düşünmüşlerdir.'' 
Yav he.. Aynen romantik kardeşim. İpe ipe stada geleceğini, ipe ipe önüne konanı kabul edeceğini düşündüler tabi ki. 
Daha önce ne onlar böyle bir şey yaşadı ne de bizim nesil.. Sen bi dişini göster bakalım, stadlar bi boş kalsın 3-5 hafta, bak gör o zaman şenliği. Zaten karizması çizilmiş bir ülke futbolunda az buçuk faça yapan tribünler de cılız bir topluluk sahadaki topçunun gaz sesi bi duyulsun, sporcu adamların ettikleri o küfürler falan bi yankılansın hele.. 

Önce homurdanmalar başlayacak, ''Noluyoz lan?'' diyecekler.
Sonra medyada mevzuya hakim abiler ''Zaten stadlardan seyircinin uzaklaştığı futbolumuzda e-bilet ile iyice dibe vuruyoruz, yanlıştan dönülmeli'' fikrini savunmaya başlayacaklar.
Akabinde bu işe zekası ermeyen, geçimini futbol üzerinden kazanan diğer piyonlar da imana gelip ''Aman ağalar, mevzu boka sarıyor, iyice boka bulaşmadan yanlıştan dönülmeli'' diye zırlayacaklar.

Sezon sonuna kadar böyle bir ortam olursa o yıldız topçular ''Ateşli taraftarlarıyla ünlü X takım'' diyerek gelmeyecek. Marka değeri dibe vuracak, 3. sınıf liglerden artık hiç bir farkı kalmayacak ligin, daha çok para basmak zorunda kalacaklar falan.. 

Uzun vadede olacak işte bunlar, burun kıvırmayın. 

Dışarıda gezerken stadyumdan gelen seslere giden, cebinde sadece o maça yetecek çocukları passoligi yok diye sokmayacaklar içeri. 
''Yahu gel seni bugün maça götüreyim'' diyemeyecek cebinde sadece o maça yetecek parası olan amcalar, dayılar.. Passolig gelecek akıllarına susacaklar. En fazla (varsa) evin bahçesinde ya da kapı önünde iki top tepiştirecekler.
Alttan gelen nesili de inanılmaz eritecekler..

''Sadece bizim almamamızla olmaz ki''ciler ;
Mevzuya sadece Eskişehirsporlular olarak bakarsan tabi ki olmaz. 
''Biz'' kavramı bitirilmeye çalışılan Türk Tribünleri olur, herkes bilinçli bir şekilde bu boykot sürecinde (2014/15 Sezonu) aktif rol oynarsa e-bilet mevzusunun geri çekilmesini sağlayabiliriz. 

Dip Not : Passolig'in belki de en büyük faydası şu olacak. 20'şer milyon taraftarı olduğu söylenen kulüplerin de 3'ünün satış rakamının bile 1 milyona ulaşması bile çok ütopik olur. 3'ü ellerini birleştirip Selena'yı çağırsa gelir ama 1 milyon Passolig bile imkanı yok sa-ta-maz-lar. 
Maç ertesi günü spor gazetesi okuyup, derbiden derbiye tv karşısına geçen fason taraftarların bu kartlara erişimi ''Gazete Okumak / TV İzlemek için Passolig gerekir'' evresine kadar yaş iştir. 

''Passolig alır, stadyumda protesto ederim''ciler ;
''Tepki dışarıda verilir mi?'', ''Sesinizi nasıl duyuracaksınız?'' sorularını sıklıkla soran ''Aptal Aşık'' tabirine cuk oturan dostlar.. 
Bile bile tarrak altına giriyor sonra da ''Beni traş etmeyin'' diyorlar. 

''Stadyumda ''E-Bilete Hayır!'' pankartı açıp, slogan atarız..''
Yahu kurulan sistemin esas amaçlarından olan ''Protestoyu asimile etmek'' üzerinden fişleneceksin. Koltuk numarana kadar belli olan kartını bloke edip eline verecekler, artık canları 6222'nin hangi maddesinden isterse yaptırım uygulayacaklar. Oltaya gelen balıktan farkın kalmayacak..

''Biletlere de komisyon kesiyorlardı, ha Biletx ha Passolig''ciler ;
Daha önceleri uygulanmaya başlamış ve zamanla oturmuş bilet sistemini kökünden değiştirmek için epey geç kaldık. Fakat e-bilet mevzusu henüz oturmadı ve buna engel olma şansımız var. Şu an önüne konulan sistem hem fişliyor, hem şuraya otur diyor, hem de bunlara rağmen üste para vermiyor üste para alıyor, o para kimlerin kimlerin cebine giriyor..

Dip not : E-Bilet öncesi sistemde kulüpler istediği takdirde kendi biletini kendisi basabilir ve kimseye komisyon vermek zorunda kalmayabilirdi, örnekleri var. Komisyon vererek alınan biletler de kulüplerin o işle uğraşmama isteği denilebilir.


''Beleşçileri bitirecek, bedava bilet yalan olacak''cılar ;

Yaşadığımız ülke Türkiye arkadaşlar.
Burada her şey kılıfına uydurulur. Bedava biletin dönüdüğü yerlerde zihniyeti beş kuruş etmeyen yöneticilerin ofislerinde passolig'e kredi yükleyici cihaz yerleştirmeleri de pek ütopik bir durum olmaz. Bunu da geçelim..

''Kafam karışık hemen almıycam''cılar ;
Aralarında en zeki olanları.. 
Passolig alıcam/almıycam mevzusunu başka yerden anlayanlar..

''Kombine çıkar çıkmaz alacak halim yok, bakarım duruma ona göre sezon başlarken alırım.''

İlk maç o kartı alarak zaten rantçı ağaların ceplerine bir miktar da sen doldurmuş olacak, geri çekilmesi için mücadele verenlerin yanında olmayacaksın. Ha Temmuz başında almışsın, ha ligin başlamasına bir gün kala..




''İlk zamanlar heyecan  yapıp almıştım''cılar ;
Kır at..
Kırması çok zor, elastik yapıda kart yapmışlar. Pes etme, kırılır..
Sonra da ara ''Müşteri Hizmetleri''ni  ve iptal ettir kartını.

''Passolig almayanın bağlılığını sorgularım''cılar ;

Orda bi duracan.
Eskişehirspor veya X takıma bağlılık ve duyduğun aşk 90 dakika boyunca bir stadyuma sıkıştırılmış (.rar) bir yapıysa sokayım öyle bağlılığa..

Tuttuğun takımı kimliğin gibi hayatın her yerinde taşıyamayanlardansan zaten git en ön sıradan al pasonu.


Girmediğin maçın parasını kulübe bağışlamak,

90 dakikalık arta kalmış zamanını sokakta, alışverişte küçük çocuklara takımını sevdirmek/takımının misyonerliğini yapmak kimseyi daha az Eskişehirsporlu yapmaz. 

********

Özellikle bizim nesilimiz tarihle övünüp ''Yok şöyle dik durduk'', ''Yok şuna boyun eğmedik'', ''Düzene tepki olarak doğduk'' diye atar tutar.


Geç bir aynanın karşısına da bir bak..

Bugüne kadar neyin karşısında durdun Allah aşkına söyle?

Yıllar önce Fenerli yöneticini 15-20 kişi protesto ettin.

Takımın bu sene Avrupa'dan men edildi skinde değil..
Eski stadyumun yerine genelev yapsalar gıkın çıkmayacak vaziyetteyken harbi harbi bu kulüp için ne yaptın?
Al karşına kendini bi sorgula, yanıtını biz bilmeyelim.
Kendini kandıramazsın..

Abiler, kardeşler;

E-Bilet yıllardır toplanan koçanlı/yaprak biletlerin mirası olan görseline ruhumuzu kattığımız kombinelerin; unutulmaz maçlarla ilgili elimizde, dolabımızda saklayabildiğimiz en somut materyal olan biletlerin, birçoğumuzun da geçtiği yollarda yürümeye çalışan ''Abi beni de içeri soksana''cı ufaklıkların sesi olma vazifesine bizleri itiyor.

Öümüze konulan dayatmaya, sevdamıza uzatılan ellere ilk defa omuz omuza ''Hop, ne ayaksın?'' deme fırsatını çöpe atıp kolayına kaçmayalım.


Çok değil, 1 sezon şu dayatmaya karşı çıkar A takım düzeylerinde aşkımızı platonik haliyle yaşarsak bizim de ileride evlatlarımıza anlatabileceğimiz bir zafer hikayemiz olabilir.
Bağzı milyon taraftarı olan kulüpler bile kombine bilet satabilmek için şimdiden başladı futbolcuların tribün yaptığı reklamlara..
Önceleri bu dönemlerde çatır çatır satılırdı o kombineler, bu bile belli bir noktaya daha başlamadan bile ulaşılmışlığın kanıtı olarak gösterilebilir.

Kulüp yöneticileri taraftarın önemini ve ciddiyetini böyle böyle anlayacak, önlerine konulan her yasaya eyvallah çekmeyecek, bu tür şeylere balıklama atlamaları bu şekilde engellenecek başka yolu yok.

''Şunu uygulayalım'' dediklerinde ''Ama taraftar kabul eder mi?'' diyebilecekler.
Ağızları yansın bi hele..

İlerde bize ''Bu sisteme nasıl izin verdiniz?'' diye sorduğunda çocuklarımız,

''Karşı çıktık, mücadele ettik ama olmadı'' der ve ekleriz ;
''Ama önümüze konulana da kolayca boyun eğmedik''

Bu noktada alana da almayana da saygı duymak?

Alanlar zihinlerde bu savaşta bir senesini feda edenleri yalnız bırakanlar olarak yer edinecek.

-Ya kaybedersek?

''Savaşan kaybedebilir. Savaşmayan çoktan kaybetmiştir'' der Ernesto Che Guevara.
O zaman her beraber gireriz stadlara Allah ne verdiyse..



Dip notun dibi : 

''Emre sen cezalısın zaten o yüzden böyle rahat konuşuyorsun''cular ;
-He babaye he babaye he..

Anadolu'nun Son Kalesi!

Amigo Orhan

No Pyro No Party!

Yağmurda Çamurda

problem?

Seni Bizim Kadar...

Kuralları S*ktir Et!

Maziyi Savura Savura..

Her Zaman, Her Yerde !

Seninleyiz

Bir Defa Değil Bin Defa !

Aşk Siyah Kırmızı

Anti Bizans

Kaldırım Tribünü!

Tapmadık Asla..