Ahlaksız Şampiyon(!)lar...

27 Mart 2010 Cumartesi günü Beşiktaş İnönü Stadı'nda oynanan Beşiktaş-Eskişehirspor maçı öncesi gördüklerim karşısında şaşakaldım.

Maçın başlamasına yaklaşık 1 saat kala Beşiktaş Erkek Hentbol Takımı'nın kazandığı Türkiye Kupası'nın anonsu yapıldı.Ardından sahaya çıkan ''Şampiyon'' takım sahada zafer turu attı, haklı olarak.

Buraya kadar herşey normal seyrinde gerçekleşirken numaralı tribünün önünden geçtikten sonra kale arkasına yönelen ''Şampiyon Sporcu(!)''lar tam bizim bulunduğumuz rakip tribünün önünden geçerken akıl almaz bir şekilde, şu ana kadar sahalarda tanık olmadığım birşeyi yaşattılar.

Şampiyon olan bir takımın sporcularından, abartısız 4-5 tanesi orta parmaklarını havaya kaldırdı.Stadda anonsu pek anlamadığım için heralde süper amatör, paf takımdır, tecrübesizlerdir yaparlar böyle bir hata diyordum ancak durum öyle değilmiş aralarında 30-40lı yaşlarda adamlar da var.

Parmaklarını havaya kaldıran ahlaksız şampiyonlar M.Kemal Atatürk'ün sözünü tekrar tekrar hatırlamalı ve bundan sonra ona göre hareket etmelidirler.

“Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda AHLAKLISINI severim”

Beşiktaş Deplasmanı Hikayesi

UEFA Avrupa Ligi iddaamızı sürdürebilmek için çok önemli olan bu maç için hazırlanan koreografi sebebiyle maçtan 1 gün önce trenle hareket ettik İstanbul'a.Sabah 8.40'da trene bindik.O gün İBB maçı için İstanbul'a giden bir Bursasporlu vardı başarılar diledik.Yemekli vagonda biraz oyalandıktan sonra yerlerimize geçtik.Oturduğumuz kısımlar ayrı ayrıydı.Diğer arkadaşların bulunduğu kesimde TFF Teftiş Kurulu başkanıyla muabbet kuruldu.Saat 13.00 gibi Haydarpaşa garındaydık.İstasyonda Eskişehirspor formalı birkaç kişi daha vardı bizimle birlikte gelmiş olan.Haydarpaşa'dan çıkıp vapura bindik.Sert esen rüzgar fena çarpıyordu yüzümüze yüzümüze...
Karaköy'de vapurdan inerek taksiye bindik ve İnönü Stadı'nın yolunu tuttuk.Taksici amcamız fenaydı yalnız, bedava götürürüm ayıpsınız diyen adam taksiden inerken taksimetrede yazan 6-7 TL'yi beğenmeyip ''Ben 10 tl verirsiniz diyordum'' deyince biz de bedava götürürsün diye düşünüyorduk diyerek kurtulduk :)

Stad müdürüne pankartlar için ne yapmamız gerektiğini sormak için stad müdürlüğüne yöneldik.Pankarttan sorumlu bir abimiz pankartları açtırdı ve koreografinin ana elemanı olan büyük pankarttaki şeklin yanlış anlaşılabileceğini, yaptığımız şeklin anlattığımız şekil olmadığını, bu durumda üzerine sorumluluk alamayacağını, ancak başka bir Beşiktaşlı yöneticinin sorumluluğu üzerine alması halinde izin verebileceğini söyledi.Koreografinin diğer küçük pankartlarından bir tanesinin Eskişehir'de kaldığını farkettik ve içeriğini anlatıp, maç günü diğer taraftarlarla geleceğini söyleyerek içeri almada sıkıntı çıkmayacağı onayını aldıktan sonra pankartları depolarına bırakarak İstiklal Caddesi'ne doğru yürüdük.

İlk önce Biletx şubesinden biletleri aldık sonra karın doyurma derdine düştük.İstiklal Caddesi'nde ucuz ve kaliteli hizmet veren biryer aradık, bulamayınca Boğaz'ın Kırmızı Şimşekleri'nden gazeteci Alper abiyi aradık vardır bildiği biryer diyerek.Sağolsun hemen geldi ve karnımızı doyurduk.Ardından içilen çayın ardından ayrıldık.Caddede,o gün maçı olan Bursasporlular vardı ama beklediğimden az sayıdaydılar,şahsen caddeyi yeşil-beyaz bekliyordum.Karşı karşıya geldiğimizde ''Bunların bugün burda ne işi var?'' gibisinden konuşuyorlardı aralarında.Nevizade'de 1-2 saat takıldıktan sonra İstiklal Caddesi'nden geçerek ayrıldık evlere gitmek üzere.Taksim'de 55T nolu otobüsü bekledik ve 15-20 dakika sonra gelen otobüse attık kendimizi.Duraktayken İBB Bursa karşısında 1-0 öne geçmişti.Otobüse bindiğimizde rahatlıkla 10 kişi bu maçı dinliyordu derken Bursa 2. golü yedi.İlk yarının bittiği sıralarda otobüsten indik ve evin yolunu tuttuk.Bilgisayarda oynanan birkaç pes2010 ardından sabah erken kalkılacağı için uyuduk.

Sabah 8.30 gibi uyandık.Kahvaltımızı yapmak için gittiğimiz yeri işletenlerle yaptığımız futbol sohbeti güzeldi.Hatta birisi bizim küme düştüğümüz Beşiktaş maçında yer almış.Başarı dilekleriyle ayrıldık oradan ve tekrar stada hareket ettik.Emniyetle yapılan toplantı sonrası pankartları tekrar açtık ve kontrol ettiler.Emniyet yetkilisi kendisi için sorun olmayacağını ancak son olarak bir üstlerinin bakacağını söyledi.Onaylanan diğer set pankartlarını tribüne astık ve staddan ayrıldık.
Yarım saat kadar Dolmabahçe'nin yanında deniz kıyısında takıldık.Eskişehir'den ve çevre illerden gelecek bazı renkdaşlarımız ile Boğazın Kırmızı Şimşekleri'nin toplanacağı Nevizade'nin oralara doğru hareket ettik.İstiklal Caddesi'ne girdiğimizde adım başı ESESli gördükçe kendimi Doktorlar Caddesi'nde gibi hissettim.Caddenin ortalarına doğru geldiğimizde soldan bir grup eylemci caddeye giriş yaptık ama o da ne ? Protestocular travesti-eşcinsel haklarını aramak için yürüyordu.N'olur n'olmaz diyerek hızlı adımlarla uzaklaştık aynı karede yakalanmamak için :)

Galatasaray Lisesi'nin önünden geçerken kongre için oradan bulunan bir grup Galatasaraylının küfürlü tepkisini duymazlıktan gelip yola devam ettik,sonuçta onların mekanı.Asmalı Mescit denilen bölgeye vardığımızda henüz kimse yoktu bizlerden boş boş dolaştık oralarda.Sonra bir mekandan çıkan Kasımpaşalı bir abimiz Kasımpaşa bayrağını çıkardı hatıra fotoğrafı çekildi.Kasımpaşalı abimizin çayını da içtikten sonra bizimkilerin toplanmaya başladığı bölgeye geçiş yaptık.

Taraftarlarımız toplandıkça coşku artıyor herkes eğleniyordu tezahüratlarla.Biz de KoreoESES atkı setlerinin satışını yapmaya çalıştık orada.Setteki atkıları boynuna takan renkdaşlarımız takvimleri ise oldukça ilginç bir biçimde değerlendirerek yara bandı yardımıyla sokaktaki duvarlara astılar.Hareket edilecek zamanın yaklaşması üzerine atkıları toplayıp götürerek, koreografide kullanılacak olan kartonları aldık.Geldiğimizde çoğu kişi hareket etmişti stada doğru, biz de bir grup devam ettik.Çoğu kişinin kafası bir milyon olduğu için yolları karıştırdık Karaköy sokaklarında bulduk kendimizi.Gittiğimiz güzergahlarda, sokak aralarında gördüğümüz 8-9 yaşlarındaki çocukların bizi görünce hep bir ağızdan ESESES KİKİKİ ESKİ ESKİ ES çekmesi sevindirdi bizleri.

Stada geldik kötü bir sürprizle karşılaştık.Emniyet bembeyaz kartonlarla önceki gün ve maç günü toplantı sonrası izin aldığımız pankartı içeri sokmuyordu.Stad müdürlüğüne durumu aktardık 2-3 rütbeli polis ile bir stad yetkilisi pankartı getirmemi söylediler.Gittim kontrol noktasından aldım pankartı polis geçmeme izin vermedi.Amiriniz istiyor dediğimde onca kalabalığın içinde buranın amiri benim diyerek pankartı dışarı gönderdi.Daha sonra ise amire olayı aktarmam üzerine beraber çakma amirin yanına geldiğimizde boşu boşuna rezil olmuş oldu.Amirleri pankartı sokmaya izin verse de kartonlara onlardan da onay gelmedi biz de turnikeye yöneldik pankartla birlikte.Bu sefer de turnike başında duran güvenlikçi pankartı içeri alamayacağını söyledi.Ne desek laf anlatamadık adama ve ona daha yetkili birisini getirerek nihayet turnikeden geçtik bu sefer de arama yapan güvenlikçi durdurdu pankart yasak diye.Turnikedeki görevlinin onayıyla nihayet geçebildik tribüne.

Büyük pankart da onaylanmıştı tribüne yerleştirdik açılır vaziyette.Bir umut kartonların içeriye alınabilmesi için bekledik ama olmadı.Maçın başlamasına 15-20 dakika kala koreografiyi iptal ettik.Tribün tıklım tıklımdı.Çarşının bulunduğu kapalı tribün ile aramızda kalan siyah koltuklu bölgenin biletlerinin satıldığını söylemişti biletx fakat sadece 1 blok tribünü açarak insanları üst üste maç izlemek zorunda bıraktılar.Tabii istemeden de olsa bir iyilik yapmış oldular,sağlam bir tribün yaptık.Bizim tribün fena bağırır vaziyetteyken paso stad hoparlörlerinin kullanılması üzerine ''Müziği açmasan susturamazsın'' diye yaptık makaramızı.

Ön kısımda biraz durduktan sonra orta kısma doğru ilerledim.Yeni yerime geçtim yerleşemeden gol sevincinin ortasında buldum kendimi.Orada da fazla kalmadım en tepeye geçtim.sahanın diklemesine sağ tarafını görürken sol tarafın gözükmediği bir bölgede skorboard'ın arka tarafında izlemeye başladım.
Orada da 5 dakikamı doldurmadan penaltından attık 2. golü.

Tribün o kadar doluydu ki koltuklarda standart fazlası kişi olduğu gibi hem 2 koltuk arasındaki beton bölge, hem de tribünün en üst kısımları tıka basa doluydu.2.gol sonrası tribünümüz kendini kaybetti.Daha maç bitmeden koyduk mu ? muhabbetlerine girdiğimiz an aklıma geçen seneki Konya ve bu seneki Kayseri deplasmanları aklıma geldi.Zira o deplasmanlarda maç bitmeden bizlerle alay edilmiş, 90 dakika sonunda ise roller değişmiş baya bir eğlenmiştik onlarla.Dedim sanırım bu sefer bu duruma biz düşeceğiz ve korktuğum başıma geldi.Maçı 2-0 önde olup 3-2 vermiştik doğal olarak yaptığımız makara bize kontra olarak döndü 90 dk sonrasında.

Maçın bitiş düdüğüyle birlikte ''Alemin kralı buraya'' dedik.Futbolcularımızın çoğu tribünün önüne gelerek alkışladı ''Sen şampiyon olmasan da...'' tezahüratı eşliğinde.

Kapıların açılması için beklerken stad bomboş emniyet ekipleri dışarıya çıkmışken bir baktım sahaya açılan kapının asma kilidi açık bırakılmış.Fırsat bu fırsat diyerek yavaşça açıp kale arkasında darmadığın olan büyük pankartımızı toplamak için sahaya girdik 3-5 kişi.Pankartları toplayıp tekrar tribüne girdik.Ardından kapıyı kilitlemeye fırsat olmadan 250-300 kişi sahaya indi hatıra fotoğrafı çektirmek için.Tribünden ''İşemeyen ibnedir'' sesleri yükselmeye başladı ve öyle olmadığını kanıtlamak isteyen bazı taraftarlarımız ortaya noktada bu eylemi gerçekleştirmiş.Miş diyorum çünkü ben dikkatli bakıp göremedim.Sonra emniyet ve stad görevlileri durumu görünce tekrar sahaya gelerek kalabalığın tribünlere dönmesini sağladılar.Sırf koreografimizin yapılmasını engelledikleri için oluşan sinirsel durumla birlikte kapıyı kilitlememeleri için asma kilidi aldık.Telaş ve öfke içinde o kapının görevlisini tespit etme derdine düştüler ve tribündeki son adam çıkana kadar 15-20 kişi orada beklediler.


İnönü Hatırası :)
Neyse pankartları aldık dışarı çıktık polislerin içeri almadığı kartonları süpürmüş kör olası çöpçüler! ÜniESES otobüsüyle yaptığımız dönüş yolculuğu saat 3 gibi son buldu.

Şu ana kadar gittiğim en dramatik en talihsiz maçtı gerek sahada gerekse koreografi konusunda yaşadıklarımızla birlikte.

Tribünler hakkında da birkaç düşüncemi belirteyim.2 sene önce maçları denk geldiğinde sırf tezahüratları duymak için izlediğim takımın taraftarlarından eser yoktu bizim maçta.

Maç 0-0 iken eşit bir performans sergiledik.
Maç 0-1 iken kendimizden geçtik, karşı tarafa üstünlük sağladık
Maç 0-2 iken stad bizi dinledi
Maç 1-2 iken onların ümitlenmesi, bizim aman ha düşüncesi hakim olsa da iyiydik
Maç 2-2 iken onlar kendinden geçti ve sahadaki baskılı futbol onları gaza getirdi
Maç 3-2 olunca karşı tarafta mağlup durumdayken çıt çıkarmayan herkes Beşiktaşlı oluverdi.En çok garibime giden ise mağlup durumda söylenmesi anlamlı olabilecek olan ''İşte biz kötü günde hep omuz omuzayız'' şeklinde tezahüratı şampiyonluk yolunda yani ''iyi günde'' söylemeleriydi.

Kayseri Deplasmanı Hikayesi

Türkcell Süper Lig'in 25.haftasında,14 Mart 2010 tarihinde saat 14.00da oynanacak maç için gece 4'te hareket edecektik ESpark'ın önünden.Saat 21.30 gibi arkadaşlarla buluşup takıldık ve gece 3 gibi otobüsün kalkacağı yere doğru yöneldik.Gecenin o saati olmasına rağmen inanamadım caddelerdeki yoğunluğu görünce.

Neyse saat 4'te BandoESES otobüsü ile hareket ettik.(En geç hareket eden otobüs bizdik galiba) 1-2 saat aralıksız edilen muabbetlerin ardından otobüsün çoğu uykuya daldı her zamanki gibi.

Kayseri'ye yaklaşırken telefon trafiği başladı, kimi der 5 otobüs 3 minibüs, kimisi de 8-9 otobüs 5 minibüs varmış diye fakat daha sonra gelen bir haber otobüstekileri biraz endişelendirdi ya dışarda kalırsak diye.Polis bekleme noktasından hariç stadda bulunan 700 civarı taraftarımız varmış habere göre.

Şehire girerken Kayseri'de bulunan renkdaşlarımız tarafından biletler getirildi ve dağıtıldı otobüse 10-15 dakika sonra da polis kontrol noktasına varmıştık.Orada bandoESES ile ESpana yaparken bir polis memuru da cep telefonunu çıkarmış video çekiyordu.Göstermelik bir arama sonrası Altes, AnkaraESES araçlarıyla birlikte polis eşliğinde stada doğru hareket ettik.Diğer otobüslerin büyük bir kısmını daha önce götürmüşler stada.

Stadın oraya vardığımızda aman Allah'ım yok böyle birşey durumuna düştük, kendimizi yurt dışında falan hissetmeye başladık.


Ufo Gören Masum Köylü :)

Stadın yanısıra otopark ve çevre düzenlemesi gibi unsurlara da çok dikkat edilmiş.Otoparkta gördüğümüz 26 plakalı araçların çokluğu stad içinde tribünümüzün ne kadar sağlam olacağının göstergesiydi.Ayrıca otoparktaki bir minibüs tarzı aracın arkasındaki kocaman Eskişehirspor logosu çok dikkat çekiyordu.(Maç sonrası yırtıldığı söyleniyordu.)

Stada giriş noktasında polisler bandoESES'in alınmayacağını söylediler ve bandoESES de konuyla ilgili TRT ile bir röportaj yaptı.

Bandosuz da olsa nihayet stada girebilmiştik ve gerçekten çok ferah güzel bir yapı olmuştu stad.Hemen başladık bu avrupai stada gelmişken hatıra fotoğraflarımızı çekmeye.

Futbolcularımızı teker teker tribüne çağırdık coşkulu bir biçimde ve en zor tribüne getirdiğimiz isim Aydın Yılmaz oldu nedenini anlayamadım.Daha sonra takımlar soyunma odasının yolunu tuttu ve ardından stad hoparlörlerinden yapılan anons ile bizlere hoşgeldiniz ve Erkan Kurt abimiz için başınız sağolsun şeklinde sıcak bir yaklaşımda bulundular.Kayserispor sahaya çıkarken kafamı skorboard'a çevirmiştim ki modernliğin ne demek olduğunu birkez daha anladım, ekranda tünelde sahaya çıkmayın bekleyen futbolcularımızı gösteriyordu.
Bu sırada sol tarafımızda bulunan bir grup Kayserispor taraftarı ile sürtüşme yaşandı.O kadar gereksiz bir topluluktu ki oradakiler, bizim bulunduğumuz kale arkası tribününün alt kısmında bulunan gruptan 2 arkadaş o kısma doğru tepki gösterdi.

(1. nolu çemberde sürtüşme başlatanlar,2.nolu çemberde onlara tepki gösteren 2 Kayserisporlu arkadaş)
Takım sahaya çıkarken falan sağlam besteler girdik tüm stad ıslıkladı ama sol alt kısmımızda bulunan taraftan garip garip hareketler yapılmaya başlandı bizlere karşı.Locaların alt kısmında bulunan özellikle 2 kişi vardı ki görmeniz gerekirdi.Kendi çaplarında ellerini havada birleştirerek çeşit çeşit hareket yapıyordu o arkadaşlar ama biraz sonra ne oldu biliyor musunuz ? O 2 arkadaş yaptıkları harekete yakışır türden birşeyler yapmaya başladılar 30-35 bin kişinin bulunduğu bir ortamda.
Öhö, öhööö (+18)
Takımlar sahaya çıktıktan sonra karşı tarafımızda bulunan Kapalı Kale grubu tarafından koreografi yapılmaya çalışıldı ama maalesef kartonların ve katılımın az olması, pankarttaki yumruğun tam olarak belirgin olmaması sebebiyle teşebbüsten öteye geçememiş gibi oldu inşallah ilerde daha iyilerini yapmaya başlayacaklardır hatalardan ders çıkararak.
Tüm bunların ardından maç başladı, vefat eden Erkan abimiz için 5 dakika sessizlik yaşandı bizim tribünümüzde ve sonrasında bunun acısını çıkartırcasına sağlam bir tribün yapılmaya başlandı.

Bir ara gözüm sahaya gitti bir baktım top Koray'da.Yok artık, Koray abartma her hafta atamazsın diye düşünüyordum ki kendimi gol sevinci ve sonrasında gelen pınarbaşında buldum.

İlk yarı çabucak geçiverdi.

İkinci yarının başlamasıyla birlikte bir an önce 2. golü atmamız gerektiği konusunda hemfikirdik sanırım.Kayseri tribünleri sus-pus, karşı tarafımızda bulunan Kapalı Kale grubu sahaya arkaya dönmüşken girilen çok sağlam bir şinanari ile stadın büyük bölümü bizi izlemeye ve aynı zamanda ıslıkla susturmaya çalıştılarsa da dakikalarca sürdü tezahürat, şiddeti artarak...

Herşey bizim için güzel giderken, skorboard'a bakıp kaç dakika kaldığını ve bir an önce bitmesi heyecanınındayken bütün stadın gol atmışcasına sevinciyle dünya başımıza yıkıldı, hakem penaltı vermiş üstüne bir de Doğa'yı atmıştı oyundan, çöktük kaldık koltuğumuza.İvesa'ya ettiğimiz dualara rağmen top ağlarımızdaydı 80 küsür dakika susan tüm stad birden gaza gelmiş, sustu .bneler diye makaraya başlamışlardı.

Penaltı atılırken demiştim bu sevinç ve bu üzüntü hayra alamet değil, ya onlar sevinmeye devam edecek ya da biz onları afedersiniz g.t edecektik.Sustu .bneler eşliğinde geldi 2. golümüz ve öyle bir çıldırma, öyle bir sevinmedir ki anlatamam...

Golü attıktan sonra fazla uzatmadan biz de ''Sustu .bneler'' i yapıştırıverdik.Takımımız atakları sürdürdükçe 3-3-3-3 sesleriyle inleyen stadda locaların bulunduğu kısımdaki tribünlerde bulunan Kayserililer terketmeye başladılar stadı.

Maçın bitmesiyle birlikte takımımız tribünümüzün önüne geldi ve doyasıya kutladık galibiyeti ardından Kayserililerle Allah'a emanet olun temennileri yapıldı karşılıklı.Tabii ki İyi anlamda :) Tüm bu iyi niyetli hareketlere karşılık otoparkta bulunan bazı 26 plakalı özel araçlar çizilmiş ne yazık ki.

Türkiye'nin şu ana kadar gördüğüm en modern stadından ayrılıp Eskişehir yoluna koyulduk 3 puanın verdiği mutlulukla.Yol üzerinde takımımızın kaldığı tesiste durarak lokanta kısmına giriş yaptık ''Dağlar duvar olsa önüme, yollar kördüğüm düğümlense, dönmem gözümü dağlasalar, ipe götürseler, ESES çağır yeter'' diye diye.Futbolcularımızın bulunduğu kısma geçerek sıraya girdik, bazı yerlerdeki bayramlaşmalar gibi tebrik ettik, sıktık tek tek ellerini.Sadece Volkan'a ''Tebrikler abi, aynen böyle devam et'' lafı çıktı ağzımdan.

Jaycee, Volkan, İvesa, Vucko, Nadareviç, Alper, Aydın vardı hatırlayabildiğim kadarıyla, diğer futbolcular yoktu.

Uzun soluklu tekel bayi ve ihtiyaç molaları sonrasında Pazartesi gününün ilk saatlerinde Eskişehir'e varabildik, kar yağıyordu inceden...

Kayseri-ESES (2009-2010)


2009-2010 sezonu Türkcel Süper Lig'in 25.Haftasındaki Kayseri deplasmanından Eskişehirspor tribünlerinin görüntüleri ;

Alternatif İndirme Linki

Erkan Kurt abimizi kaybettik...


Cumartesi günü bizim evin oradaki bakkalda duran Anadolu Yıldızı Derneği'nden bir abimizle nasılsın-iyisin muabbeti yaparken moralinin bozuk olduğunu öğrendim.

Hayırdır abi derken ''Tribünden Erkan intihar etmiş'' cevabını aldım.Şok oldum ve aklıma ilk gelen Maviş Erkan abimiz olsa da muabbetin devamında onun olmadığını söyleyince rahatladım ama yine de kaybettiğimiz bir Eskişehirsporlu abimiz olunca insan bir tuhaf oluyor, muabbet biraz daha devam etse gözlerden yaş gelecekti onun için hayırlı işler abi diyerek dükkandan ayrıldım.

Belki yanlış bilgidir falan diye internette dolaşırken tribün büyüklerimizden olanların sosyal paylaşım sitelerindeki mesajları görünce olayın gerçekliği doğrulanmış oldu.

Ayder grubu abilerinden Erkan KURT abimizmiş hayata veda eden.

Eskişehirspor maçlarına ilk defa gelmeye başladığım zamanlarda bir İnegöl deplasmanına gitmek için derneğe gidip otobüslere ismimi yazdırmaya gitmiştim ve ilk kez orada görmüştüm Erkan abiyi, ailenin haberi var mı, izin verecekler mi şeklinde sohbetimiz olmuştu.

Bir de aşağı-yukarı 3 sene önce Nevşehir'deki özel bir maça gitmiştik aynı otobüste.Maç öncesi peri bacalarının bulunduğu bölgeyi gezerken oradaki bölge esnafı ile aramızda büyük olaylar çıkmıştı.Jandarmanın bulunduğumuz bölgeye gelmesiyle olaylar sona erdi diye düşünürken, adamın biri pantolonun kemerini çıkarmış jandarmanın yanında vuruyordu Erkan abinin sırtına.

Fazla tanımasam da Erkan abiyi, Eskişehirspor için yüzlerce kilometre yol gidip, gözümün önünde jandarmanın dibinde maruz kaldığı kemerli saldırı bile yetiyor gözlerimin dolmasına...

Hepimizin başı sağolsun.

Basında SURE, WE CAN !

(Fotospor Gazetesi - 9 Mart 2010)

(Fotomaç Gazetesi - 9 Mart 2010)

(HaberTürk Spor Gazetesi - 9 Mart 2010)

(İstikbal Gazetesi - 9 Mart 2010)

(Sakarya Gazetesi - 9 Mart 2010)

(Sabah Gazetesi - 9 Mart 2010)

(İstikbal Gazetesi - 10 Mart 2010)

(İstikbal Gazetesi - 10 Mart 2010)

(Sakarya Spor Gazetesi - 10 Mart 2010)

(Fanatik Gazetesi - 9 Mart 2010)

Güzel bir anı, Kayseri deplasmanı

Geçen sezonun ilk yarısıydı, 5.haftaydı
Eskişehir'den organizasyon olmadı, Ramazan ayıydı
Bizim organizasyonu yapan Esin Varnalı'ydı
Gelmeyenin yerini dolduracak biri bulunamadı, bir koltuk boş kaldı
Bir minibüsle yola çıkıldı
Seferiydik o gün, oruç tutulmadı
Şahin abi bir petrolde bi çuval ETİ Benimo aldı
Organizasyonda bir de mangal sözü vardı
Minibüsün eksozu yardımıyla mangal yakıldı
Karınların doymasıyla, vites 5'e takıldı
İftar vaktine yarım saat kala Kayseri'ye varıldı
Polisi açlık vurmuş, bizi gözden kaçırdı
Onlar dur demese de, minibüs onlara yanaştı
Kimlikler toplandı, tek tek kontrol yapıldı
Eskişehir'li olmayan EsEslilere, polis de çok şaşırdı
Ezan okundu, polis orucunu bizim suyla açtı
Stadda yer alındı, bazılarımız sigaralarını yaktı
Emniyet görevlileri sigara yasağını hatırlattı
Abuk subuk bir maçtı, Kayseri kazandı
Yine bir deplasman maçı, hüsranla sonuçlandı
Bu deplasmanı güzel yapan, yol boyu yaşananlardı...

Hafta sonu yine, Kayseri deplasmanı var
3 puan bizim olsun
Bir de geçen sene yaşananlar...

Alternatif İndirme Linki

Ntv SPOR 90+ (ESES Taraftarları)

Alternatif İndirme Linki

SURE WE CAN ! (Koreografi)

EURO 2016 adaylığı sürecinde başta aday şehirler olmak üzere ülkemiz adına yapılan bir koreografiydi.


Ufak tefek aksaklıklar olsa da gereken mesaj verilmiş olup, TFF'nin adaylık süreci için kurduğu internet sitesinde de teşekkür mesajı yayınlanmıştır.

http://www.euro2016adayiturkiye.com/index.php?mid=185

Galatasaraylılar da bir koreografi yaptılar kendilerine ayrılan bölümde ve sanırım Eskişehir'de rakip tribünde yapılan ilk koreografiydi.Ama sanki yapılmış olsun diye yapılmış gibime geldi, çok basitti.

Sezonun ilk yarısındaki maçta Türkiye'de her 2 tribünün koreografi yaptığı ilk ve tek maçtı, dün yapılan koreografilerle birlikte 2. kez Türk tribünlerinde böyle birşey yaşanmış oldu.

SURE, WE CAN! ile ilgili tüm ayrıntılar için TIKLAYIN!

Diyarbakır-Bursa,Provakatörler Rahat Dursa!

Allah'a şükür her ne kadar bizi kardeşlikten anlamaz, dost olunmaz vs. tanımlayan kesimler olsa da Diyarbakır maçlarında çok bilinçli ve hassas olan sağduyulu, halden anlayan, provakasyona karışmayan taraftarlara sahip olduğumuz için çok mutluyum.

Her stadda ''pekaka dışarı'' tezahüratları olmuştur Diyarbakırspor'a karşı ancak ben bizim stadımızda böyle bir olumsuzlukla karşılaşmadım inşallah bundan sonra da karşılaşmam.

Diyarbakır-Bursaspor maçında yaşanılanların en büyük sorumlusu YAZILI ve GÖRSEL BASIN olmakla birlikte bunlara malzeme veren Bursaspor taraftarlarının da kabahati vardır.

Bugün yaşananlar sadece taşlama,yabancı madde ile sınırlı kalsaydı Diyarbakır taraftarlarının ilk maçta yaşananlara karşı bu eylemi gerçekleştirdiğini düşünülebilirdi ancak İstiklal Marşı'nın ıslıklanması gibi bir durum KESİNLİKLE ekmeğine yağ sürülmüş provakatörlerin işidir.

Herkes bugün Diyarbakır'a kilitlendi,hatta haftalar önce.Ertesi gün çıkacak gazetelerde,yayınlanacak spor programlarında bu maça çok büyük yer ayırılacaksa provakatörler daha ne istesin ki ?

Gerekli tüm altyapı hazır,onlara düşen ise milletin beynini sulandıracak hareketleri sergileyerek bir şehri ve o şehrin takımını kendi taraflarında göstermektir.

Bugün İstiklal Marşı'nın ıslıklanması gibi bir talihsizliğin oluşmasının sebebi de,bu yazımda yer verdiğim, Diyarbakırsporlu GERÇEK taraftarların astığı sağduyulu ve anlamlı pankartlarda yazanlar gibi düşünen insanların sayısının bugünkü maçta az olmasıdır.

Bu oyuna gelmeyelim !

Anadolu'nun Son Kalesi!

Amigo Orhan

No Pyro No Party!

Yağmurda Çamurda

problem?

Seni Bizim Kadar...

Kuralları S*ktir Et!

Maziyi Savura Savura..

Her Zaman, Her Yerde !

Seninleyiz

Bir Defa Değil Bin Defa !

Aşk Siyah Kırmızı

Anti Bizans

Kaldırım Tribünü!

Tapmadık Asla..