Galatasaray-Eskişehirspor(Maçın Hikayesi)

27 Eylül 2009 Pazar günü,saat 20.00'da oynanacak olan Galatasaray-Eskişehirspor maçı için sabah saat 09.00'da buluşuldu.Aksilikler o dakika itibariyle başlamıştı,şimdiye kadar gittiğim deplasmanlardan en çok aksiliği olanıydı bu deplasman.

09.00da hareket edilecekti ancak ortada otobüs yoktu.Biraz gecikmeyle otobüs geldi,yerleştik,hareket ediyoruz derken,polisler geldi ve bu otobüslerin ( S Plakalı) şehir dışına çıkmasına izin veremeyiz dediler.Ne hikmetse şimdiye kadar hiç bir problem yaşamıyor,neredeyse her deplasman otobüsü ''S'' plakalıydı.Bunu onlara söylediğimizde ise,göz yumduklarını,normalde yasak olduğu cevabını aldık,hareket edersek 5.400 TL ceza kesileceğini belirttiler otobüs şoförüne.Daha sonra telaş başladı acaba ne yapsak,trenle mi gitsek diye.Neyse polisler gitti,firmadan bir yetkili geldi ve gerekli izin kağıtlarının bulunduğu,hiçbir şekilde cezai işleme maruz kalınamayacağını söyledi ve saat 09.45 gibi yola çıktık.Nolur nolmaz diyerek,yolumuzu biraz uzatma pahasına İnönü tarafından şehirden çıktık.

Yalova'dan vapura bindik diğer yolların bozuk olduğunun söylenmesi üzerine.Vapurda tıpkı geçen seneki Fenerbahçe deplasmanı gibi güzel dakikalar geçirdik,tek ekisik BandoESES'ti.Bir ara vapurun gittiği yöne gelen Marsilyalı bir büyük gemi yusuf yusuf çekmemize sebep oldu :) 

 Vapur karşıya geçti ve otobüsle yola devam ettik.İstanbul'a giriş yaptık az bir yolumuz kalmıştı ki şoförün yolu bilmeyişi sebebiyle küçük bir İstanbul turu attıktan sonra,maça gitmek isteyen başka bir şoförün direksiyona geçmesinin ardından 16.30 civarında stadın yakınlarına geldik.

Galatasaraylılar bizim aramızdan,bizimkiler onların arasından rahatça geçiyor biletlerini alıyordu ta ki diğer otobüslerimiz gelene kadar.İstanbul emniyetinin umursamazlığı,otobüs şoförlerinin bilgisizliği yüzünden Eskişehir'den gelen otobüslerimiz alkol alan Galatasaraylıların sokağına girmesinin ardından ortalık karışmış,otobüslerin camları kırılmıştı.Taraftarlarımızın hareket çektiği vs. söyleniyor ancak boş olarak otel önünde bekleyen takım otobüsümüz nasıl hareket çekti bilemiyoruz,teknoloji otobüse hareket çektirecek kadar gelişmedi henüz...

Yukarıda da belirttiğim,rahatça aramızdan geçen Galatasaraylılar arka tarafta birikip ''Ya Allah bismillah'' şeklinde anlamsız bir harekette bulundular.Bunlara kadar ortalıkta olmayan polisler,olan olduktan,camlar indikten sonra ortaya çıktılar.Deplasman tribünü biletleri bittiği söyleniyordu ancak çoğu taraftarımızda ve biletx'lerde bilet yoktu.Sonradan gördük ki biletler karaborsa olmuş.Bileti olanlar yavaş yavaş tribüne girmeye başladı.

Biz de yapacağımız koreografiye ait pankartları kontrol ettirdik,kartonlar içeriye taşıdık.İçeride yapılacak çok iş vardı tribüne girdik pankartları astık.Pankartları asmak için sahaya girdiğimizde ceza yazarmış TFF.Ne kadar saçma birşey olduğunu güvenlikçi kendisi de biliyor ama neyse sağolsunlar dışardan onların da yardımıyla astık pankartları.Tribün dolmaya başlayınca yapılacak koreografi için kartonları dağıtmaya başladık.

Kartonları dağıtırken dışarıda kalan taraftarlarımızın zekice düşündükleri ve uygulamaya koydukları bir olaya tanıklık ettik.Turnikelerin üst kısmından,turnikeden geçtikten sonraki bir yere çıkan kısma uzattıkları demir çubukların üzerinden kayarak içeri giriyorlardı.Görenler gözlerine,duyanlar kulaklarına inanamaz öyle birşey.

Videosu da linkte mevcuttur ; http://felsefesis.blogspot.com/2009/09/ali-sami-yene-nasl-girilir.html

Tribünümüz fullenmiş,koreografi zamanı gelmişti.Galatasaray tribünleri de koreografi hazırlamıştı geçen yıl kaybettikleri tribün abileri Alpaslan Dikmen için.(Allah rahmet eylesin...)

 Alpaslan Dikmen için çalınan şarkılar eşliğinde de Eskişehirspor taraftarları olarak üzerimize düşeni yaparak duyarlılığımızı gösterdik ''Mekanın cennet olsun Alpaslan'' tezahüratına alkışla karşılık aldık o an için,hemen ardından ''Her zaman her yerde en büyük EsEs''sloganımızsa ıslıklandı doğal olarak :)

Maç başladı.Tribünümüzün yanında bulunan eski açık tribünü geçen seneki deplasmanımızdan daha etkiliydi,daha sağlam ses geliyordu üzerlerinin kapatılması iyi bir atmosfer oluşmasına sebep olmuş.

Herşey dengeli iyi gidiyor derken ilk yarının son bölümlerinde golü yedik.Yediğimiz golden çok,nasıl yediğimiz üzmüştü,şanssız bir goldü...

İlk devre bittiğinde tanımadığım bir renkdaşım,''Gör bak maç 1-1 bitecek''dedi.Ben de inşallah diyerek karşılık verdim.2.yarı yeni bir umut olarak başladı.Golün geleceğine dair inancımızı artıran ataklar gelişti üst üste ve sonunda golümüz geldi.Bu sefer de kapanarak 1-1 üzerine yatıp maçı kaybedebileceğimiz düşüncesi kemiriyordu beyinleri.Dakikalar geçmek bilmiyordu,üst üste kullandıkları kornerler,ceza sahası çevresinde kazandıkları serbest vuruşlar endişelenmemize sebep oluyordu.Neyse ki 1 puan aldığımızı belirten düdüğü çaldı hakem,zorlu bir deplasmanda alınan 1 puana oldukça sevindik,EsEs 3 yer,EsEs 5 yer denilen bir ortamda ne 3 yedik ne 5 yedik,1attık 1yedik...

Maç sonunda takımımızı tribüne çağırıp,Galatasaray'ı elimizden kaçırdığımız,berabere kaldığımıza üzüldük dercesine''Sağlık olsun EsEs sağlık olsun''sloganı futbolcularda tebessüme dönüşürken Eski Açıktaki Galatasaraylılar çıldırıyordu.Bunun üzerine bir de futbolcumuz Serdar Özbayraktar'a 3lü çektirince eski açıktan sağanak yabancı madde yağmuru üzerimize yağmaya başladı.Yabancı maddelerden işimize yarayacak malzemeler de çıkmadı değil hani :) 

Pankart asmak amacıyla içeriye soktuklarını düşündüğüm yaklaşık bir futbol topu büyüklüğünde ip topunu üzerimize attılar.Gerek maç bitimi stadda bekletilirken ve dışarda otobüs beklerken kaldırımda minder vazifesi görmüş,gerekse bundan sonra asacağımız pankartlarda ip sorununu ortadan kaldırmak suretiyle işimize yarayacaktır.

İpi atan arkadaştan helal etmesini istiyorum :)

Saat 23.30 gibi hareket ettik ve sorunsuz bir şekilde saat 04.00 gibi Eskişehir'deydik...