Beşiktaş Deplasmanı Hikayesi

UEFA Avrupa Ligi iddaamızı sürdürebilmek için çok önemli olan bu maç için hazırlanan koreografi sebebiyle maçtan 1 gün önce trenle hareket ettik İstanbul'a.Sabah 8.40'da trene bindik.O gün İBB maçı için İstanbul'a giden bir Bursasporlu vardı başarılar diledik.Yemekli vagonda biraz oyalandıktan sonra yerlerimize geçtik.Oturduğumuz kısımlar ayrı ayrıydı.Diğer arkadaşların bulunduğu kesimde TFF Teftiş Kurulu başkanıyla muabbet kuruldu.Saat 13.00 gibi Haydarpaşa garındaydık.İstasyonda Eskişehirspor formalı birkaç kişi daha vardı bizimle birlikte gelmiş olan.Haydarpaşa'dan çıkıp vapura bindik.Sert esen rüzgar fena çarpıyordu yüzümüze yüzümüze...
Karaköy'de vapurdan inerek taksiye bindik ve İnönü Stadı'nın yolunu tuttuk.Taksici amcamız fenaydı yalnız, bedava götürürüm ayıpsınız diyen adam taksiden inerken taksimetrede yazan 6-7 TL'yi beğenmeyip ''Ben 10 tl verirsiniz diyordum'' deyince biz de bedava götürürsün diye düşünüyorduk diyerek kurtulduk :)

Stad müdürüne pankartlar için ne yapmamız gerektiğini sormak için stad müdürlüğüne yöneldik.Pankarttan sorumlu bir abimiz pankartları açtırdı ve koreografinin ana elemanı olan büyük pankarttaki şeklin yanlış anlaşılabileceğini, yaptığımız şeklin anlattığımız şekil olmadığını, bu durumda üzerine sorumluluk alamayacağını, ancak başka bir Beşiktaşlı yöneticinin sorumluluğu üzerine alması halinde izin verebileceğini söyledi.Koreografinin diğer küçük pankartlarından bir tanesinin Eskişehir'de kaldığını farkettik ve içeriğini anlatıp, maç günü diğer taraftarlarla geleceğini söyleyerek içeri almada sıkıntı çıkmayacağı onayını aldıktan sonra pankartları depolarına bırakarak İstiklal Caddesi'ne doğru yürüdük.

İlk önce Biletx şubesinden biletleri aldık sonra karın doyurma derdine düştük.İstiklal Caddesi'nde ucuz ve kaliteli hizmet veren biryer aradık, bulamayınca Boğaz'ın Kırmızı Şimşekleri'nden gazeteci Alper abiyi aradık vardır bildiği biryer diyerek.Sağolsun hemen geldi ve karnımızı doyurduk.Ardından içilen çayın ardından ayrıldık.Caddede,o gün maçı olan Bursasporlular vardı ama beklediğimden az sayıdaydılar,şahsen caddeyi yeşil-beyaz bekliyordum.Karşı karşıya geldiğimizde ''Bunların bugün burda ne işi var?'' gibisinden konuşuyorlardı aralarında.Nevizade'de 1-2 saat takıldıktan sonra İstiklal Caddesi'nden geçerek ayrıldık evlere gitmek üzere.Taksim'de 55T nolu otobüsü bekledik ve 15-20 dakika sonra gelen otobüse attık kendimizi.Duraktayken İBB Bursa karşısında 1-0 öne geçmişti.Otobüse bindiğimizde rahatlıkla 10 kişi bu maçı dinliyordu derken Bursa 2. golü yedi.İlk yarının bittiği sıralarda otobüsten indik ve evin yolunu tuttuk.Bilgisayarda oynanan birkaç pes2010 ardından sabah erken kalkılacağı için uyuduk.

Sabah 8.30 gibi uyandık.Kahvaltımızı yapmak için gittiğimiz yeri işletenlerle yaptığımız futbol sohbeti güzeldi.Hatta birisi bizim küme düştüğümüz Beşiktaş maçında yer almış.Başarı dilekleriyle ayrıldık oradan ve tekrar stada hareket ettik.Emniyetle yapılan toplantı sonrası pankartları tekrar açtık ve kontrol ettiler.Emniyet yetkilisi kendisi için sorun olmayacağını ancak son olarak bir üstlerinin bakacağını söyledi.Onaylanan diğer set pankartlarını tribüne astık ve staddan ayrıldık.
Yarım saat kadar Dolmabahçe'nin yanında deniz kıyısında takıldık.Eskişehir'den ve çevre illerden gelecek bazı renkdaşlarımız ile Boğazın Kırmızı Şimşekleri'nin toplanacağı Nevizade'nin oralara doğru hareket ettik.İstiklal Caddesi'ne girdiğimizde adım başı ESESli gördükçe kendimi Doktorlar Caddesi'nde gibi hissettim.Caddenin ortalarına doğru geldiğimizde soldan bir grup eylemci caddeye giriş yaptık ama o da ne ? Protestocular travesti-eşcinsel haklarını aramak için yürüyordu.N'olur n'olmaz diyerek hızlı adımlarla uzaklaştık aynı karede yakalanmamak için :)

Galatasaray Lisesi'nin önünden geçerken kongre için oradan bulunan bir grup Galatasaraylının küfürlü tepkisini duymazlıktan gelip yola devam ettik,sonuçta onların mekanı.Asmalı Mescit denilen bölgeye vardığımızda henüz kimse yoktu bizlerden boş boş dolaştık oralarda.Sonra bir mekandan çıkan Kasımpaşalı bir abimiz Kasımpaşa bayrağını çıkardı hatıra fotoğrafı çekildi.Kasımpaşalı abimizin çayını da içtikten sonra bizimkilerin toplanmaya başladığı bölgeye geçiş yaptık.

Taraftarlarımız toplandıkça coşku artıyor herkes eğleniyordu tezahüratlarla.Biz de KoreoESES atkı setlerinin satışını yapmaya çalıştık orada.Setteki atkıları boynuna takan renkdaşlarımız takvimleri ise oldukça ilginç bir biçimde değerlendirerek yara bandı yardımıyla sokaktaki duvarlara astılar.Hareket edilecek zamanın yaklaşması üzerine atkıları toplayıp götürerek, koreografide kullanılacak olan kartonları aldık.Geldiğimizde çoğu kişi hareket etmişti stada doğru, biz de bir grup devam ettik.Çoğu kişinin kafası bir milyon olduğu için yolları karıştırdık Karaköy sokaklarında bulduk kendimizi.Gittiğimiz güzergahlarda, sokak aralarında gördüğümüz 8-9 yaşlarındaki çocukların bizi görünce hep bir ağızdan ESESES KİKİKİ ESKİ ESKİ ES çekmesi sevindirdi bizleri.

Stada geldik kötü bir sürprizle karşılaştık.Emniyet bembeyaz kartonlarla önceki gün ve maç günü toplantı sonrası izin aldığımız pankartı içeri sokmuyordu.Stad müdürlüğüne durumu aktardık 2-3 rütbeli polis ile bir stad yetkilisi pankartı getirmemi söylediler.Gittim kontrol noktasından aldım pankartı polis geçmeme izin vermedi.Amiriniz istiyor dediğimde onca kalabalığın içinde buranın amiri benim diyerek pankartı dışarı gönderdi.Daha sonra ise amire olayı aktarmam üzerine beraber çakma amirin yanına geldiğimizde boşu boşuna rezil olmuş oldu.Amirleri pankartı sokmaya izin verse de kartonlara onlardan da onay gelmedi biz de turnikeye yöneldik pankartla birlikte.Bu sefer de turnike başında duran güvenlikçi pankartı içeri alamayacağını söyledi.Ne desek laf anlatamadık adama ve ona daha yetkili birisini getirerek nihayet turnikeden geçtik bu sefer de arama yapan güvenlikçi durdurdu pankart yasak diye.Turnikedeki görevlinin onayıyla nihayet geçebildik tribüne.

Büyük pankart da onaylanmıştı tribüne yerleştirdik açılır vaziyette.Bir umut kartonların içeriye alınabilmesi için bekledik ama olmadı.Maçın başlamasına 15-20 dakika kala koreografiyi iptal ettik.Tribün tıklım tıklımdı.Çarşının bulunduğu kapalı tribün ile aramızda kalan siyah koltuklu bölgenin biletlerinin satıldığını söylemişti biletx fakat sadece 1 blok tribünü açarak insanları üst üste maç izlemek zorunda bıraktılar.Tabii istemeden de olsa bir iyilik yapmış oldular,sağlam bir tribün yaptık.Bizim tribün fena bağırır vaziyetteyken paso stad hoparlörlerinin kullanılması üzerine ''Müziği açmasan susturamazsın'' diye yaptık makaramızı.

Ön kısımda biraz durduktan sonra orta kısma doğru ilerledim.Yeni yerime geçtim yerleşemeden gol sevincinin ortasında buldum kendimi.Orada da fazla kalmadım en tepeye geçtim.sahanın diklemesine sağ tarafını görürken sol tarafın gözükmediği bir bölgede skorboard'ın arka tarafında izlemeye başladım.
Orada da 5 dakikamı doldurmadan penaltından attık 2. golü.

Tribün o kadar doluydu ki koltuklarda standart fazlası kişi olduğu gibi hem 2 koltuk arasındaki beton bölge, hem de tribünün en üst kısımları tıka basa doluydu.2.gol sonrası tribünümüz kendini kaybetti.Daha maç bitmeden koyduk mu ? muhabbetlerine girdiğimiz an aklıma geçen seneki Konya ve bu seneki Kayseri deplasmanları aklıma geldi.Zira o deplasmanlarda maç bitmeden bizlerle alay edilmiş, 90 dakika sonunda ise roller değişmiş baya bir eğlenmiştik onlarla.Dedim sanırım bu sefer bu duruma biz düşeceğiz ve korktuğum başıma geldi.Maçı 2-0 önde olup 3-2 vermiştik doğal olarak yaptığımız makara bize kontra olarak döndü 90 dk sonrasında.

Maçın bitiş düdüğüyle birlikte ''Alemin kralı buraya'' dedik.Futbolcularımızın çoğu tribünün önüne gelerek alkışladı ''Sen şampiyon olmasan da...'' tezahüratı eşliğinde.

Kapıların açılması için beklerken stad bomboş emniyet ekipleri dışarıya çıkmışken bir baktım sahaya açılan kapının asma kilidi açık bırakılmış.Fırsat bu fırsat diyerek yavaşça açıp kale arkasında darmadığın olan büyük pankartımızı toplamak için sahaya girdik 3-5 kişi.Pankartları toplayıp tekrar tribüne girdik.Ardından kapıyı kilitlemeye fırsat olmadan 250-300 kişi sahaya indi hatıra fotoğrafı çektirmek için.Tribünden ''İşemeyen ibnedir'' sesleri yükselmeye başladı ve öyle olmadığını kanıtlamak isteyen bazı taraftarlarımız ortaya noktada bu eylemi gerçekleştirmiş.Miş diyorum çünkü ben dikkatli bakıp göremedim.Sonra emniyet ve stad görevlileri durumu görünce tekrar sahaya gelerek kalabalığın tribünlere dönmesini sağladılar.Sırf koreografimizin yapılmasını engelledikleri için oluşan sinirsel durumla birlikte kapıyı kilitlememeleri için asma kilidi aldık.Telaş ve öfke içinde o kapının görevlisini tespit etme derdine düştüler ve tribündeki son adam çıkana kadar 15-20 kişi orada beklediler.


İnönü Hatırası :)
Neyse pankartları aldık dışarı çıktık polislerin içeri almadığı kartonları süpürmüş kör olası çöpçüler! ÜniESES otobüsüyle yaptığımız dönüş yolculuğu saat 3 gibi son buldu.

Şu ana kadar gittiğim en dramatik en talihsiz maçtı gerek sahada gerekse koreografi konusunda yaşadıklarımızla birlikte.

Tribünler hakkında da birkaç düşüncemi belirteyim.2 sene önce maçları denk geldiğinde sırf tezahüratları duymak için izlediğim takımın taraftarlarından eser yoktu bizim maçta.

Maç 0-0 iken eşit bir performans sergiledik.
Maç 0-1 iken kendimizden geçtik, karşı tarafa üstünlük sağladık
Maç 0-2 iken stad bizi dinledi
Maç 1-2 iken onların ümitlenmesi, bizim aman ha düşüncesi hakim olsa da iyiydik
Maç 2-2 iken onlar kendinden geçti ve sahadaki baskılı futbol onları gaza getirdi
Maç 3-2 olunca karşı tarafta mağlup durumdayken çıt çıkarmayan herkes Beşiktaşlı oluverdi.En çok garibime giden ise mağlup durumda söylenmesi anlamlı olabilecek olan ''İşte biz kötü günde hep omuz omuzayız'' şeklinde tezahüratı şampiyonluk yolunda yani ''iyi günde'' söylemeleriydi.

0 yorum:

Anadolu'nun Son Kalesi!

Amigo Orhan

No Pyro No Party!

Yağmurda Çamurda

problem?

Seni Bizim Kadar...

Kuralları S*ktir Et!

Maziyi Savura Savura..

Her Zaman, Her Yerde !

Seninleyiz

Bir Defa Değil Bin Defa !

Aşk Siyah Kırmızı

Anti Bizans

Kaldırım Tribünü!

Tapmadık Asla..