Tarih : 03.05.2009
Süper ligin 30.haftasındaki kritik Denizlispor deplasmanı için sabah 09.15 gibi yola koyulduk.Çok zor bir deplasman olacağını düşünüyordum.Herşey güzel gidiyordu ki Afyon'da radara yakalanmıştık ve trafik polisleri bizi durdurarak tutanak tuttular.
Daha sonra hızımıza da dikkat ederek tekrar yola koyulduk.Saat 14.00 gibi Denizli'ye varmıştık.il giriş sınırında bekleyen polis ekipleri öndeki ÜniESES otobüsünün plakasının 03 olması sebebiyle o otobüsü ve arkalarında bulunan bizi çok geç fark ettiler ağaç altında gölgelenmekten.Daha sonra ileride bekleyen başka bir ekip otosu bizi de arkasına alarak stada doğru yol aldık.Bir kavşakta polisin önünde trafik ışıklarında duran 01 plakalı bir araç polis tarafından defalarca kenara çek denilmesine rağmen polisin uyarılarına aldırış etmedi ısrarla ben karşı tarafa geçicem niye sola çekeyim arabayı dedi :) Yeşil ışık yandığında nihayet çekildi.Saat 14.15 gibi stadın oraya gelmiştik.Arabadan iner inmez Efes Pilsen'den kazandığım maç biletini takdim etmek üzere beni bekleyen yetkiliden bileti ve Efes Pilsen t-shirt'i ile birlikte fotoğraf vs. çektirdik ve daha sonra stada girdik.
Denizlispor'un deplasman tribünü şimdiye kadar gittiğim deplasman tribünleri içersinde en iyisiydi.Her tarafı Denizlispor'un kapalısı gibi olan bir tribünümüz olmasını çok isterdim.Maç öncesi hafta içinde vatanı uğruna şehit düşenler için yaptıkları Türk bayraklı gösteriyi alkışladık karşılıklı ''Şehitler Ölmez,Vatan Bölünmez'' şeklinde slogan attık.Karşımızda bulunan 57 Gençlik isim grup da bizleri ''Efsane Geri Döndü'' sloganıyla desteklediler.Sağ tarafımdaki engelli tribününün yanında bulunan çocuk ağırlıklı Denizlispor'luların tezahüratlarını da alkışladık.ilk 11'i tektek çağırdık tribünlere.Yaklaşık 500 kişiydik.Takımlar saha çıktı ve İstiklal Marşı'mız okundu.Bu maçta beni etkileyen şey İstiklal Marşı sırasındaki sağ tarafımızda yer alan minik yüreklerden çıkan BÜYÜK ses idi.Öylesine içten söylüyordu ki oradaki 100-150 kişilik kardeşlerimiz,bütün stad onları dinliyordu adeta.İstiklal Marşı sonrası şehitlerimiz için saygı duruşunda bulunuldu.
Ve maç başladı.
İlk dakikalarda birşey anlayamadım ama takımımızın oyunu umut verici gibi gözükmüştü.Bir ara gözümü sahaya çevirdiğimde Anderson'un kafasından çıkan topun kaleye doğru gittiğini gördüm ve o topun gol olmasıyla 1-0 öne geçtik deplasmanda.Tribünlerimiz ön tarafa yüklendi o anki coşkuyla.Daha sonra ilk yarıda attığımız gole cevap geldi ilk yarı 1-1 sona erdi.Futbolcuları alkışlarla soyunma odasına gönderdik.(Denizlisporlular da pet şişelerle uğurladı takımımızı!)
2.yarı santranın ardından 3lü için ellerimizi havaya kaldırmışken yediğimiz golle adeta ellerimiz havada asılı kaldı şaşkınlıkla karışık duygular içersinde.Ama desteğimizi kesmedik ve daha sonra Bülent Kocabey'in golü geldi durumu 2-2lik eşitliğe getirdik.Rakibimizden deplasmanda alacağımız 1 puan bile altın değerindeydi ancak serbest vuruştan 35-40 metreden attıkları gol ve sonrasındaki ''ESES kümeye'' tezahüratlarıyla birlikte diğer maçlardan gelen haberler bizleri yıkmıştı.Maç bitti herkes olduğu yere çöktü.Herkes teknik direktör olmuştu sanki.Yok öyle baraj mı olur,yok o futbolcu orada mı oynar.
Yaklaşık yarım saatlik bir bekleyişin ardından saat 17.30 gibi staddan çıktık ve polis eşliğinde şehrin çıkışına kadar gidildi.Şehir çıkışında ise polisler eskortluğu bıraktı ve Eskişehir'e doğru yola koyulduk.Hesaplar yapılıyordu nasıl düşeriz nasıl kalırız diye.Akıllar Eskişehir'deydi dönüş yolunda.O akşam caddede derbi maçı vardı ve bizler deplasmandaydık ancak şehrimizin nöbetinde olanların olduğunu da biliyorduk.Saat 22.30 gibi kutsal topraklara ayak bastık ve bir sonraki maçın düşüncesi sarmıştı hepimizi.
Murat Cavcav'ın Açıklamaları Üzerine
6 yıl önce
0 yorum:
Yorum Gönder