Şampiyonluk ötesi duygular..

Biz taraftarlar için en üst düzey mutluluk patlamalarından birisidir şampiyonluk.

Takımımızı en başarılı görmek, hakettiğini düşündüğümüz kupayı kazanmasını gururla izlemek tarif edilemez duygular içerir. O sezon çekilen tüm sıkıntıların, yapılan tüm fedakarlıkların da mükafatıdır bir nevi.. Onore eder..


''Şampiyon olunca Porsuk'a atlarım'' diyenden, ''Ne yapacağımı bilemem'' diyene kadar geniş yelpazesi var o durumun.


Değerlidir yani.


Bu sene de şampiyon olamadı Eskişehirspor, bu sene de Türkiye Kupası elimizden (ç)alındı belki ama isteyen herkesin şampiyon olmuş gibi sevinebileceği, duygulanabileceği, en az o kadar mutlu olabileceği şeyleri yapma imkanı var.


Bir çocuğa tuttuğun takımın formasını giydirmek..


Yaşanan tüm hayal kırıklıklarına bir panzehir..


X başkan şöyle yaptı, Y taraftar grubu böyle yaptı, Z'ler olarak eskisi gibi değiliz, W futbolcular takımı sabote ediyor gibi bahanelerle bir kaçış yolu arayanlara rağmen tuttuğun takımın misyoneri olmaktan asla vazgeçmemek gerek.


Yukarıdaki tüm bahaneler herkesin yapacağı şeyler. Sizler herkesin yapamayacaklarını yapın ve kendi liginizin şampiyonu olun, mutlu olun, şampiyon olmuşcasına..

1997-2006 yılları arasında Pilot Binbaşı Ali Tekin İlköğretim Okulu öğrencisiydik bu çocuklar kadarken.

Galatasaray'ın Avrupa'da hızlı olduğu, o dönemdeki çocukluğun o yöne çekilmeye empoze edildiği, Eskişehirspor'un ise çocukların ulaşamayacağı yerlerde saklanan bir ilaç olduğu dönemler.


Ben o ilaca dayı oğlu ve arkadaşları sayesinde Ayder tribününde girdiğim, ''5-0'' gibi geriye düştüğümüz (yanılmıyorsam Aydınspor maçı), ''Rezil ettiniz bizi cümle aleme'' sloganlarının kulağımda çınladığı ilk maçla ulaşmıştım.


İlacın 5 gollük bir dozla acı gelmesi mi desek, çocukluk mu? Ne desek? O zamanlar bize empoze edilene yöneldik. O dönemdeki neslin büyük çoğunluğu gibi..


Gazetede okuduklarımız, televizyonda gördüklerimiz kadardı çocuksu taraftarlığımız. Okullarımıza gelip de hiç kimse bize ''Eskişehirspor''un varlığını, ''Siyah-Kırmızı'' renklerin de olduğunu göstermedi.


Neyse ki bir şekilde Eskişehirspor'u bulduk ve bir daha bırakmadık..


İlkokul döneminden bu durumlara tanık olan arkadaşlarımdan Fatma..

Emeklerinin karşılığını alarak öğretmen oldu ve ülkenin bir ucunda, Şırnak'ta şimdi. 
Araköy İlköğretim Okulu 4. Sınıf..

Fatma hocayı çocuklarla her yörenin ortak oyunu olan futbol oynarken gördüğüm fotoğraf sonrası ''O Köy Bizim Köyümüz'' adı altında yaptığımız etkinliğin benzerini yapma, oradaki çocuklara Eskişehirspor'un varlığından, ''Siyah-Kırmızı'' renklerden haberdar olmaları fikri 3'lüyle girdi zihnime.


Formalar binlerce kilometre ötedeki Şırnak'a, Fatma ve öğrencilerine ulaştı.

(Adres konusunda yardımcı olan Deniz Önsoy'a ayrıca teşekkürler.)

Geridönüş sonrasında ise ortaya Eurovision şarkı yarışmalarındaki koreografilere kafa tutacak bir video ile tavan yaptı duygular..

İlk izlediğimde içinde bulunduğum durum kaç şampiyonluk eder bilmiyorum.
Ama bu sezon yaşadığımız tüm hayal kırıklıklarını unutturduğu kesin.

''Teşekkürler Emre abi'' demiş çocuklar.


Asıl size teşekkürler.

Daha önce farklı farklı renklerle çok öğrenci forma giydi, çok öğrenci takımlarının tezahüratlarını söyledi ama böylesini görmedim.

Siyah-Kırmızı kartonlarla oluşturduğunuz görseller için uhu sürdüğünüz ellerinize,

''Kalplerden, gönüllerden sesleniyoruz..
Bir değil, bin defa..
ESESES KİKİKİ ESKİ ESKİ ES!''
diyen tertemiz kalplerinize sağlık..
Yıllar önce Kızılcıklı tribünündeki dev bayrağın üzerinde yer edinen bu anlamlı sözleri çocukların ağzından duymak ne güzel duygudur..
 
Teşekkürler Fatma ve pırıl pırıl öğrencileri.

Ben belki Eskişehirspor misyonerliği yaptım ama umarım çocuklar Şırnakspor'u bulur ve onu tutabilir, ulaşamadıkları rafların üstünden.

0 yorum:

Anadolu'nun Son Kalesi!

Amigo Orhan

No Pyro No Party!

Yağmurda Çamurda

problem?

Seni Bizim Kadar...

Kuralları S*ktir Et!

Maziyi Savura Savura..

Her Zaman, Her Yerde !

Seninleyiz

Bir Defa Değil Bin Defa !

Aşk Siyah Kırmızı

Anti Bizans

Kaldırım Tribünü!

Tapmadık Asla..