TFF'ye selam, futbola devam..

Şike,teşvik,mahkeme,UEFA,CAS,Metris Cezaevi,tahkim vs vs, Türk futbolunda geçtiğimiz sezon akılda kalan kelimeler bunlar..

Kabus gibi geçen bir 2011-2012 sezonu..Futbolun yeşil sahalardan çok adliye koridorlarında oynandığı,futbol oyun kurallarını federasyondan çok yayıncı kuruluşun belirlediği tarihin en karanlık sezonlarından birine tanıklık ettik Türk futbolunda geçtiğimiz sezon.

Hal böyle olunca ülkemizde pek çok futbolsever de bir anda buz gibi soğumuştu bu oyundan.Sezonun sona ermesiyle birlikte 7'den 70'e her futbolsever şüphesiz derin bir "oh" çekmişti.Bu durumdan blog olarak bizde fazlasıyla etkilenmiş,koca bir sezonda futbol adına doğal olarak yazacak pek bir şey bulamamıştık.Neyse ki,yazın gelmesiyle birlikte güneş yüzünü göstermiş,kara bulutlar biraz olsun dağılmış,futbolda da devreye Euro2012  girmiş,bize de bir anlamda “Oh be” dedirtmişti.Her ne kadar,milli takımımızı turnuvada izleyemeyecek olmanın burukluğu hep içimizde olacak olsa da,yeşil sahalara yeniden dönüş bakımından bu turnuvayı bir kurtuluş  olarak gördük ve bugünden itibaren turnuva boyunca gerek takımlar hakkında gerek maçlarla ilgili yazılar hazırlamaya karar verdik.

8 Haziran-1 Temmuz tarihleri arasında oynanacak olan 31 maçla bizlere yaz aylarını futbolsuz geçirmememizi sağlayacak olan,4 yılda bir gelmesini iple çektiğimiz bu turnuvada ilk olarak inceleyeceğimiz takım turnuvanın aynı zamanda ev sahiplerinden biri olan Polonya...


Kişisel olarak bu turnuvada benim, sürpriz yapmasını,turnuvanın renkli takımı olmasını  beklediğim Polonya Milli Takımı tarihi boyunca Avrupa Şampiyonalarına sadece  2008’de katılmaya hak kazanmıştı.Eleme grubunda büyük bir başarı göstererek grubu Portekiz’in önünde lider bitiren Polonya, Avusturya ve İsviçre’de düzenlenen turnuvada aynı performansı gösterememiş, bir anlamda umduğunu bulamamıştı.Turnuvada Hırvatistan,Almanya ve Avusturya’nın da aralarında bulunduğu B grubunda mücadele etmişti. Leo Beenhakker yönetimindeki o dönem Polonyası, sadece Avusturya ile 1-1 berabere kalarak grubu 1 puanla son sırada tamamlamıştı.

Euro2012’ye ev sahibi kontenjanından dolayı eleme maçları oynamadan gelen Polonya’nın,bu turnuvadan beklentisi yüksek.Ukrayna ile birlikte ev sahibi olmasından dolayı,grupların zorlu,bir anlamda dengesiz dağıldığı bu turnuvada Polonya belki de, çekebileceği en güzel kurayı çekmiş ve Yunanistan,Rusya,Çek Cumhuriyeti ile birlikte A grubuna düşmüştü.Diğer 3 gruba bakacak olursak,Polonya açısından dişine göre  bir grup tanımlamasını yapsak sanırım pek de yanlış bir tabir kullanmamış oluruz.


Bir dönem ülkemizde Altay ve Konyaspor’un da teknik direktörlüğünü yapmış 63 yaşındaki Polonyalı Franciszek Smuda’nın elinde 2008’e kıyasla daha formda,çok daha yetenekli bir kadro var. Smuda yönetiminde turnuvaya başlayacak olan Polonya’nın bu turnuva boyunca şüphesiz en önemli kozu ya da kozları,iki sezondur Jurgen Klopp ile Almanya’da fırtınalar estiren ve neticesinde Bundesliga şampiyonluğunu kimselere bırakmayan Borussia Dortmund’un önemli isimleri  Lewandowski,Blaszczykowski -namı diğer Kuba-ve sağ bek Pisczek olacak gibi.Bu oyuncular, sürekli birbirleriyle oynuyor oluşu,Jurgen Klopp gibi futbolda geleceğin yıldızları arasında gösterilen bir ismin mentalitesini benimsemiş olmasını kullanıp onunla çalışmış olmanın avantajını saha içerisinde takım arkadaşlarına da yansıtmayı başarabilirlerse Polonya’nın bu turnuvada iyi iş çıkartması pek de sürpriz olmaz  gibi gözüküyor.Avrupa Şampiyonaları geçmişine bakacak olursak bu turnuvada Polonya’nın en azından gruptan çıkması bile başarı sayılır.

Kalesini Arsene Wenger’in genç yetenekleri Fabianski ve Szczesny ile korumaya çalışacak olan Polonya’da bu turnuvada dikkatleri üstüne çekecek isimler arasında geçtiğimiz sezonda Fortuna Düsseldorf’un Köln’den kiraladığı, Düsseldorf’un bu sezon Bundesliga’ya yükselmesinde pay sahibi olan 23 yaşındaki Adam Matuszczyk, Lille’in Fransa ligindeki son yıllardaki yükselişinde büyük pay sahibi olan 27 yaşındaki Ludovic Obraniak ve ligimizden de tanıdığımız, geçtiğimiz sezon Sivasspor’da performansıyla isminden epeyce söz ettirmeyi başarmış olan Kamil Grosicki bulunuyor.


Polonya'nın turnuvada tek handikapı gol yollarında yaşayacağı kısırlık olarak gözüküyor.Zira bugüne kadar oynadığı hazırlık maçlarında henüz gol yememiş olması,onların defansif anlamda kolay kolay pozisyon vermeyen ancak aldıkları skorlarla pozisyon üretme anlamında nispeten daha zayıf olan bir takım görünümünde olduğunu gösteriyor.


Yıllar boyunca hep Almanya’nın gölgesinde kalmış,tarihte çoğu zaman oyuncularını Almanya’ya kaptırmış olmanın sıkıntısını yaşayan ,bkz son dönemlerde Podolski ,Klose ,Polonya’nın bugün elindeki kadro kalitesine bakacak olursak Polonya halkının bu turnuvadan diğer turnuvalara nazaran beklentisinin yüksek olması son derece doğal..Zira bugüne kadar  hiç böyle bir kadro kalitesi oluşturamamışlardı.Bakalım bu kadro,beklentilere ne kadar cevap verecek.Bunu 8 Haziran Cuma günü saat 18:00’da Yunanistan karşısında göreceğiz.

Ev sahibi Polonya turnuvada maçlarını 8 Haziran'da Yunanistan ve 12 Haziran'da Rusya ile başkent Varşova'da,16 Haziran'da ise Çek Cumhuriyeti ile Wroclaw şehrinde oynayacak.

1 yorum:

batu1888 dedi ki...

Ellerinize saglik, guzel yazi da bir duzeltmem olacak ; Obraniak, su anda Lille'in oyuncusu degil, Bordeaux'nun oyuncusu.

Anadolu'nun Son Kalesi!

Amigo Orhan

No Pyro No Party!

Yağmurda Çamurda

problem?

Seni Bizim Kadar...

Kuralları S*ktir Et!

Maziyi Savura Savura..

Her Zaman, Her Yerde !

Seninleyiz

Bir Defa Değil Bin Defa !

Aşk Siyah Kırmızı

Anti Bizans

Kaldırım Tribünü!

Tapmadık Asla..