İzmir'de yaşadığımız Türkiye Kupası
travması, ardından ligde Süper Final Avrupa Grubu'nda Bursaspor'un
arkasında kalmamız sonucu eşiğine kadar geldiğimiz Avrupa fırsatını
kaçırmamız..
Şike
gölgesinde geçen, tatsız tuzsuz bir sezonda kupada iddaalı oluş ve
ligde de ilk 5'in uzak olmayışı bizlerin heyecanını bir nebze olsa da
ortalamanın üzerinde tutmaya yetti.
Süper
Final Avrupa grubunu Bursaspor'un lider bitirmesiyle, Süper Final
Şampiyonluk grubunu 4. bitiren Beşiktaş'a Bursaspor kupa finalisti
olarak Avrupa'ya gittiği için ekstra bir maç yapmadan Avrupa yolu
gözüktü.
Halbuki
bu durumda Süper Finali Avrupa grubu birincisi Avrupa'ya gitmeyi
garantilediyse, Beşiktaş'ın bu grubun 2.siyle Avrupa bileti için
mücadele etmesi gerekiyordu. Yani Süper Final Avrupa grubu haybeye
oynanmış, bi halta yaramamış oldu..
Bursaspor'un
Beşiktaş'a çalıştığı şeklinde yorumlara girmektense Süper Final
sisteminin ne kadar saçmalıklarla dolu olduğuna yüklenilse daha mantıklı
olurdu..
Herneyse..
Herkesin içinde bir hayal kırıklığı vardı.
Sisteme dolayısıyla da Beşiktaş'a karşı ah'lar büyümüştü içimizde..
Derken
bir süre sonra Beşiktaş'ın UEFA tarafından Avrupa kupalarından men
edildiği, birkaç saat içinde de Bursaspor'un da aynı şekilde
cezalandırıldığı haberini öğrendik.
O
gün, İzmir'deki kupa trajedisi ve süper final sonrasındaki Avrupa'ya
açılamama üzüntüsünün acısını çıkarttık camia olarak. Salak salak kendi
kendine gülmeler, kabına sığamamalar falan, haketmiştik sonuçta..
Daha
sonra Bursaspor'un CAS (Futbol Tahkim Kurulu)'a yaptığı itiraz kabul
edildi ve Avrupa yolu açıldı. Beşiktaş'ın yaptığı itiraz ise reddedildi
ve Avrupa'ya gidişimiz tescillendi.
(Bkz : Alma mazlumun ahını, çıkar ahESte ahESte..)
Bunun
öncesinde çekilmiş olan kurada rakibimiz İskoçya liginden St. Johnstone
olmuştu. İlk maç 19 Temmuz'da Eskişehir'de, 2. maç ise 26'sında
İskoçya'daydı.
Muhtemel
rakibimizin belli olacağı kura öncesi, vize konusunda sorun çıkarmayan,
yakın ülkelerin çıkması temenni edilmişti çoğunluk tarafından. Fakat en
olmadık, en pahalıya mal olacak yerlerden biri çıkmıştı..
Durumu elverenler yıllar sonra gelen bu tarihi maç için başladı hazırlıklara.
Pasaport, vize, konaklama vs..
Mardin'de,
Zonguldak'ta, köylerde kasabalarda yalnız bırakmadıları takımlarını
dünyanın öbür ucunda da yalnız bırakmamak içindi tüm bunlar.
Durumu elvermeyenler mi ?
Onlarla ilgili olarak genel konuşmaktan kaçınacağım.
Bu noktada benim durumumda olanların yapabileceği tek şey, turu geçmemiz
halinde, bir sonraki turda daha kolay ulaşabileceğimiz bir ülkenin
takımıyla eşleşebilmek için dua etmek..
Şahsen,
böyle bir olayı, yabancı ülkelerde takımının arkasından koşamama
olasılığını (Allah korusun) düşündüğümde, içimi tarifsiz bir acı hissi,
kaybettiği oyuncak arabasını bir daha görememe kaygısını taşıyan bir
çocuğun taşıdığı endişe oluşuyor..
Çocuklara yeni arabalar alınabilir ama nereden bilsin çocuk ?
Eskişehirspor tekrar Avrupa'da bir maça çıkabilir ama nerden bilsin Emre ?.
Birçok
çözüm yolu gelse de akla (55-60 tl taksitle 3 yıl kredi çekmek, borç almak vs.) onlar hep teori
olarak kalıyor, pratiğe geçmesinin imkansız olduğunu bir tokat gibi
vuruyor acımasız hayat yüzüne..
''Ayağını
yorganına göre uzat!'' diyor çevrendekiler, ''Adaletine tüküreyim
dünya..'' şeklinde karşılık veriyorsun, ses çıkarmadan, derinlerden..
Gidemiyorsun İskoçya,ya..
Şimdiye kadar haykırdığın, takımına ''Daima yanındayım!'' mesajı verdiğin besteleri kolpadan söylemiş oluyosun..
Tam da bu noktada ilk akla gelen beste ;
''Fikstür çıksın Afrika'ya, cezalı maçımız Kuzey Irağa, gitmeyen şerefsizdir ESES'imin uğruna'' diye..
İşte en çok da bu koyuyor adama..
Bundan
sonra besteleri de yorganıma göre uzatıp, söylerken daha dikkatli olmaya gayret edeceğim..
Ve bu bestelerden bir tanesini söylemekten asla vazgeçmeyeceğim!
Ve bu bestelerden bir tanesini söylemekten asla vazgeçmeyeceğim!
0 yorum:
Yorum Gönder